- 26 Eylül 2014'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
Aşık Ahmet Şahin
Hayat Hikayesi
Aşık Ahmet Şahin; Aksaray ili, Gülağaç ilçesi, Süleyman Hüyüğü köyünde Çavuşlar kabilesindendir. Bir babanın üç oğlu olur. Üçüde asker de çavuş olurlar onlardan oluşan kabileye çavuşlar denir. Çavuşlar kabilesi, Avangizoğullarındandır. AVANGIZOĞULLARI OGUZ TÜRKLERİ’nden BAYAT kolundan gelir. BAYATLAR Oğuzların 24 boyundan biridir.Oğuzların soylu sayılan Bozok kolu içerisinde yer almışlardır.Oğuz Han’ın altı oğlundan olan Gün Han oğlu Bayat’tan geldikleri sanılmaktadır. Oğuz Han’ın altı oğlundan olan Gün Han' ın sembolü Şahin' dir Çavuşlar kabilesinin soyadları ondan gelmektedir.
XI.yy öncesinde Siri Derya ırmağı kenarında yaşıyorlardı.Bir kısmıda bu nehrin kuzeyini yurt tutmuştu.XIII.yy daki Moğol istilası sırasında öteki Türk boyları gibi Bayatlarda Anadolu ve Suriye’ye göç ettiler.Suriye ‘den de Anadoluya göç edenler hayvancılık nedeniyle yazları Anadolu’da kışları Suriye tarafında geçirmeye başladılar.Bu göç nedeniyle gelip gidenlere ŞAM BAYATLI’lar olarak adlandırıldılar. 17. yüzyıl da Şambayadı kolundan bazı oymaklar Karaman yöresine yerleşmiş,bir bölümüde Adanaya göç etmiştir. AVANGIZOĞULLAR’ ı Adana’dan SÜLEYMAN HÜYÜĞÜ’ ne gelmişlerdir. Bayatlar büyük şahsiyetler çıkarmış boyların başında gelir. Oğuzların büyük manevi şahsiyeti Dede Korkut (Korkut Ata) Bayat’tan olduğu gibi, büyük şair Fuzuli’ de Şambayatı boyuna mensuptur.
Aşık Ahmet Şahin, annesinin babasının dediğine göre ikinci ayın ortasında 1964’de Aksaray ilinin, Gülağaç ilçesine bağlı SÜLEYMAN HÜYÜĞÜ köyünde dünyaya gelir. Babasının adı Mustafa; lakabı Fevzi, annesinin adı Dursun’dur. Köylerinde eskiden saya yaparlar oynatırlarmış, ikinci ayın 16 ile 18’i arasında o zaman bir akşam üstü annesinin karnı ağrır, büyük kayın karısının birisine gider annesi ‘’ karnım ağrıyor bacı’’ diye. Karnı büyük değildir, kaynının karısı ağrı geçsin diye sobada taş kızdırır karnına kor. Ağrı geçmez, aksine daha fazlalaşır. O zaman anlarlar doğum sancısı olduğunu. O gece orda doğum yaptırır kadınlar. Bakarlarki elkadar küçük mü küçük bir oğlan bebek dünyaya gelir, babaanneside ordadır. ‘’Bu çocuk yaşamaz’’ der kadınlar. “Bu nasıl büyüyecek? Bu bebe ölür yaşamaz’’ derler. Annesinin ilk çocuğudur, annesi ‘’yaşar ben onu yaşatırım’’ der sıkı sıkı sarılır. O şekilde doğduğunu söyler annesi. Nüfus kayıtına göre 07-10-1963' de Aksaray’ ın Gülağaç ilçesine bağlı Süleymanhüyügü köyünde dünyaya gelmiş görülmektedir. Evli üç çocuğu var. İlk çocuğu kızı Pınar diğer iki çocuğu oğlları Onur ile Ozgürdür. İlk okul mezunudur. Köyünde okur, pekiyi ile diploma alır ama fakirlik yüzünden ve 12 Eylul oncesi siyasi kargaşadan dolayı babası onu okutamaz. İlk okul ikide ilk türküyü ezberler ve söyler. Bir yıl sonra 1976’ da ilk şiirini yazar. Babasından saz almasını ister ama babasının maddi imkanı yoktur, babası alamaz. 1977 yılında babası Avusturya’ya gider. Bu defa annesinden saz almasını ister. Anneside şiiri türküyü çok sevmektedir. Annesi culuk( hindi ) kurk yatırır,’’ bu culukları güt, büyüt senin olsun; satalım sana saz alalım.’’ der. Annesinin culuğunu güder. on üc tane cücük çıkar, dördü ölür, dokuzunu satarlar. Altısının parası bir saz eder, alırlar. Diğer üçünün parasını annesine geri verir, annesi ‘’al oğlum, o da senin hakkın’’ der ama almaz. ‘’Ben gözümde olanı aldım benim gözüm yok parada’’ der. O zamandan beri saz çalar. Saz çalmayı kendi gayreti ile köylerinde kendisi gibi hevesli arkadaşlarıyla birlikte öğrenir.
1982’ de Aksarayda taksicilik yapmaya başlar, 1983’ de asker olur, askerden dönünce yine taksiciliğe devam eder. Taksiciliği bırakır 1985’ in onuncu ayın 29’ unda otobüsle Almanya’ ya gider. İki hafta orda kalır. Ordan Hollanda’ ya geçer ve orda bahcivanlık işlerinde çalışır.
1988’ de geri döner. Aksarayda Dört yıl Tekel bayiliği yapar. 1991’ in onbirinci ayında tekrar Hollanda’ ya bu defa arabayla amcasının oğlu ile gider. Amcasının oğlu ile fastfood lokantasını çalıstırır. 1994’ ün onuncu ayında geri döner.
Aksaray’ da market açar.bu yıllarda Şair Abdullah Kumcu İle şiir dostluğu başlar, bu dostluk Şair Yaşar Akbaş ile tanışmasıyla bir üçlü olurlar. Şair Yaşar Akbaş öncülüğünde bu üçlü 1996- 1998 yılları arasında Aksaray’ın yerel tv kanalı TV 68 de “Sair Gözü” ile adlı bir program yaparlar. Aşık Ahmet Şahin proğramda aşıklık yapar. Aksaray’ın diğer yerel tv kanalı TV ART de bazı proğramlarada katılmıştır.
Aşık Ahmet Şahin Aksaray il kültür müdürlüğü üyesidir. Aksaraylı ozanlar sıfatıyla kayıtlıdır.Aksaray il kültür müdürlüğünün düzenlediği bazı etkinliklere davet edilir, katılır, türkü söyler. örneğin Yunus Emre Anma Etkinlikleri, Ortaköylü Şehitleri Anma Etkinlikleri ( bu etkinliği TRT 1 de çekmiş yayınlamıştır), Eskil Şehitleri Anma Etkinlikleri, Aksaray o dönem valisi Emir Durmaz’ın veda gecesi vs. etkinliklere katılır.
O dönem bazı şiirleri Aksaray gazetesinde yayınlanmıştır.
Aksaraylı şairlerden Abdullah Kumc’yu Yaşar Akbaş’ ı, Murat coşkun’u, Bekir Coşkun’u ,Sururi Başer’ i ve Arif Delen i diğer bazı şairleri bu yıllarda tanımıştır.
Kısmet yine çeker gurbet eline bu defa 17-12-1999’ da oturumlu olarak Hollanda’ ya tekrar gider, çocuklarını anneleriyle beraber yanına götürür.Halen Hollandada yaşamaktadır.
Etkilendiği şairler: Başta yedi ulu ozanlar olmaz üzere Aşık Mahsuni Şerif, Aşık Veysel Şatıroğlu, Karacaoğlan, Yunus Emre.
Âşıklığını Hazırlayan Etkenler:
Aşık Ahmet Şahin’in aşıklığının doğuştan gelen bir olgu olduğu söylenir. Henüz aklı yeni yeni eriyorken ne zaman bir türkü duysa hayranlıkla dinler, heyecanla beraber söyler. Gördüğünden, duyduğundan, hayalinden, rüyasından çok çabuk etkilenir. Başına gelenleri ne zaman ve nerde olursa olsun şiire dökmek ister, sanki derdine çare olacakmış gibi önemser. Hollanda’da bahçede çalışırken duygulandığı anda işi bırakır, şiir yazmaya başlar. Bu sebeple çok işten çıkartılmıştır. Sazını ne zaman çalmaya başlasa üzüntüsü yok olur, sazıyla adeta dertleşir, rahatlar. Yüreğinde var olan bu ilahi güç onun aşık olmasındaki etkendir.
Edebi Kişiliği, Dili ve Şiirlerinde İşlediği Konular:
Şiirlerinde Vatanına, milletine, milli değerlerine ve geleneklerine bağlıdır. Şiirlerinde en çok işlediği konulardan birisi dinin siyasete ve kişilerin sahşi menfaatlerine alet edilmesidir. Demokrat bir kişiliğe sahiptir; sosyal-laik-demokratik-hukuk devleti olan Turkiye Cumhuriyet’i ilkelerini savunur ve bu ilkelerin tam işlememesinden yakınır ve tam işlemesini arzu eder. Ezilen kesimden yanadır, haksızlığa karşıdır. Şiirlerinde bu konuları sıkça işlemektedir.
Dili, yöresinde konuşulan türkçeyi kullanmaktadır.
Şairin aşk, gönül, gurbet üzerine olmakla beraber hemen hemen her konuda şiirleri vardır.
Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır.
Bir şair dost’ u onun hakkında şöyle der.
O
TANIDIĞIM İNSANLARIN İÇİNDE EN MERT OLAN İNSANLARDAN BİRİ
SİDİR.....ÇOĞU ZAMAN YÜREĞİYLE KONUŞUR...KENDİSİYLE BİRLİKTE İKİ YIL PROĞRAMLAR YAPTIK ÇOK YAKINDAN TANIYORUM ÜSTELİK NEYİ YAPACAĞINI NELERİ YAPAMIYACAĞINIDA BİLİYORUM O.DEVLET VE MİLLET ALEYHİNDE BULUNAMAZ.IRK VE MEZHEP AYRIMCILIĞI YAPAMAZ,YAPMAZ...O ALEVİ,TÜRKMEN AİLESİNDEN GELEN, GELENEKLERİNE BAĞLI YİĞİT BİR ANADOLU DELİKANLISIDIR.....BU DELİKANLILIK ŞİİRLERİNEDE AYNEN SİNMİŞTİR....ZATEN ŞİİRLERİNİN BÜYÜK ÇOĞUNLUGUNU BİLİYORDUM .İMKAN,VERİLİRSE BİR AŞIK VEYSEL,BİR NEŞET ERTAŞ OLABİLİR....
Yaşar Akbaş
Şiirlerinin Yayınlandığı Yerler / Ödülleri:
1990’lı yıllarda Şair Abdullah Kumcu İle şiir dostluğu başlar, bu dostluk Şair Yaşar Akbaş ile tanışmasıyla bir üçlü olurlar. Şair Yaşar Akbaş öncülüğünde bu üçlü 1996- 1998 yılları arasında Aksaray’ın yerel tv si 68 de her ay düzenli olarak “Sair Gözü” ile adlı bir program yaparlar. Aşık Ahmet Şahin proğramda aşıklık yapar. Aksarayın diğer yerel tv si ART de de bazı proğramlara katılmıştır.
Aşık Aksaray il kültür müdürlüğüne kayıtlıdır.Aksaray il kültür müdürlüğünün düzenlediği bazı etkinliklere davet edilir, katılır, türkü söyler. örneğin Yunus Emre Anma Etkinlikleri, Ortaköylü Şehitleri Anma Etkinlikleri,’’ bu etkinliği TRT 1 de çekmiş yayınlamıştır), Eskil Şehitleri Anma Etkinliği, Aksaray o dönem valisi Emir Durmaz’ın veda gecesi vs. etkinliklere katılır.
O dönem bazı şiirleri Aksaray gazetesinde yayınlanmıştır.
Hollanda da yaşamaktadır. yaşadığı ülkede bazı derneklerde ve topluluklarda saz çalar türkü söyler.
İnternette başta antoloji.com olmak üzere bazı sitelerde şiirleri ve türküleri yayınlanmaktadır.
Şairin aldığı her hangi bir ödül yoktur.
Örnek bir kaç şiiri
Beni Senden Seni Benden Ayırma
Halk olmuş gelmişiz kálibeli' den,
Beni senden seni benden ayırma,
Hákk katında arıda bir balıda,
Beni senden seni benden ayırma.
Ademden var olduk geldik cihana,
Hepimiz sahibiz aynı bir cana,
Bundan iyi ibret var mı insana,
Beni senden seni benden ayırma.
Bu sırra erenler bahtiyar olur,
İkilikten kime ne fayda gelir,
Marifet bulanlar birlikle bulur,
Beni senden seni benden ayırma.
Kim olursan ol gel demiş Mevlána,
Hacı Bektaş, Yunus ile yan yana,
Birlik kapısını açmış insana,
Beni senden seni benden ayırma.
Yardımcı ol aşka düşmüş düşküne,
Sevilde geç otur gönül köşküne,
Yirmi sekiz peygamberin aşkına,
Beni senden seni benden ayırma.
Ahmet der ki türlü türlü haldeyiz,
Aynı çiçekleriz aynı güldeyiz,
Önü sonu ağıtlı bir yoldayız,
Beni senden seni benden ayırma.
(23.07.2006.pazar)
Halk Ozanı Aşık Ahmet Şahin
Bizim Ellere
Şu gurbetin kahrı çekilmez oldu,
Gel bizim ellere gidelim gönül,
Yüreğim hasretle özlemle doldu,
Gel bizim ellere gidelim gönül.
Kırk Kızlar’ın tepesine çıkalım,
Yeşil Aksaray’a doğru bakalım,
Güzelliklerine türkü yakalım,
Gel bizim ellere gidelim gönül.
Turist gelir, gezer Sultan Han’ını,
Ağzıkarahan’ı Öresin Han’ı,
Özledim yurdumun Hasan Dağ’ını,
Gel bizim ellere gidelim gönül.
Oyma evli peri bacaları var,
Vadinin içinden ırmağı akar,
Kuşları ötüşür gülleri kokar,
Gel bizim ellere gidelim gönül.
Dünya milletleri görmeye gelir,
Gezer Güzelyurd’u bilgiyi alır,
Ihlara Vadi’si şimdi hoş olur,
Gel bizim ellere gidelim gönül.
Ahmet der ki sılamıza varalım,
Zığa Hamam’ında şifa bulalım,
Süleyman Hüyük’ te murad alalım,
Gel bizim ellere gidelim gönül.
(15.09.2001.cumartesi.Den Haag. Hollanda)
Halk Ozani Aşık Ahmet Şahin
Kurban Olduğum
Siyah saçı lüle lüle,
Baş kaldırmış esen yele,
Hayran kaldım ben bu hale,
Haline kurban olduğum.
Sevdik şunun şurasında,
Ayıp bunun neresinde,
İki dudak arasında,
Diline kurban olduğum.
Gamzesi var yanağında,
Al yanağının ağında,
Canım yanar ocağında,
Külüne kurban olduğum.
Benim yarim çok şahane,
Sarabilseydim daha ne,
Ak göğsünde iki tane,
Gülüne kurban olduğum.
Bilmem kim tutmuş elini,
Kıymet bilmezin zalimi,
Genç yaşta bükmüş belini,
Beline kurban olduğum.
Kara kaşlar ela gözler,
Bakışı dağları düzler,
Garip gönlüm seni özler,
Teline kurban olduğum.
Yeter derdimi deştiği,
Naz edip yüksek uçtuğu,
Hergün gelipte geçtiği,
Yoluna kurban olduğum.
Hemi yazar hemi okur,
Tezgahında sevgi dokur,
Gönlü zengin kendi fakir,
Puluna kurban olduğum.
Kirmenini kim eğirmiş,
Huri Melek mi doğurmuş,
Kudret arısı yoğurmuş,
Balına kurban olduğum.
Aklım aldı del eyledi,
Bir akılsız kul eyledi,
Atlasımı çul eyledi,
Çuluna kurban olduğum.
Çok bulandım durulayım,
Seve seve yorulayım,
Aç kolların sarılayım,
Koluna kurban olduğum.
Ahmet’ i yaktı derinden,
Yüzü gülmez kederinden,
Türkiyenin bir yerinden ,
Eline kurban olduğum.
Halk Ozanı Aşık Ahmet Şahin
Okuman Gerekli Yavrum
Yavrum sana nesihatim,
Okuman gerekli yavrum,
Her işin başı egitim,
Okuman gerekli yavrum.
İlerde çok işe yarar ,
Herkes senden tahsil sorar,
İş verenler vasfın arar,
Okuman gerekli yavrum.
Okutmak isterim seni,
Anlarisen eğer beni,
Taşırım ben beslenmen,i
Okuman gerekli yavrum.
Ahmet’ im sever okulu,
Okul ilim bilgi dolu,
Ondan geçer aklın yolu,
Okuman gerekli yavrum.
(15.05.1998.cuma.Aksaray)
Halk Ozani Asik Ahmet Sahin
Süleyman Hüyük
Bir tepe yüzünde eğlenmiş kalmış
Yaylası yok bilmem o nasıl olmuş
İrili ufaklı gurbete dolmuş
Evleri boş kalmış Süleyman Hüyük
Çanak pınarının suyu çekilmiş
Harap olmuş koca gölü yıkılmış
Avar yerimize ekin ekilmiş
Çanak bahar solmuş Süleyman Hüyük
Yılanlı kuyunun cinli deresi
Geceleyin geçilir mi orası
At yaydığım bizim çayır neresi
Hiç bellisiz olmuş Süleyman Hüyük
İçtim hüyüğünün soğuk suyunu
Seyir ettim söğüdünün boyunu
O kıratlı Süleymanın köyünü
Ondan adın almış Süleyman Hüyük
Hanıya gizlice cem yapan canlar
Dara dikilipte ikrar olanlar
Dedenin elinden lokma alanlar
Nerden himmet bulmuş Süleyman Hüyük
Bir garip Ahmet im gurbet elinde
Diyar diyar gezdim sazım elimde
Yalın ayak koşturduğum yolunda
Dikenler boy salmış Süleyman Hüyük
Halk Ozanı Aşık Ahmet Şahin
Köyü ve tarihi hakkında bilgi:
Süleymanhüyüğü, Aksaray ilinin Gülağaç ilçesine bağlı bir köydür.Köyün tarihi hakkında yapılan araştırmalar neticesinde köyü kuran AVANGIZOĞULLARI OGUZ TÜRKLERİnden BAYAT kolunudan gelir. BAYATLAR Oğuzların 24 boyundan biridir.Oğuzların soylu sayılan Bozok kolu içerisinde yer almışlardır.Oğuz Han’ın altı oğlundan olan Gün Han oğlu Bayat’tan geldikleri sanılmaktadır.XI.yy öncesinde Siri Derya ırmağı kenarında yaşıyorlardı.Bir kısmıda bu nehrin kuzeyini yurt tutmuştu.XIII.yy daki Moğol istilası sırasında öteki Türk boyları gibi Bayatlarda Anadolu ve Suriyeye göç ettiler.Suriye den de Anadoluya göç edenler hayvancılık nedeniyle yazları Anadoluda kışları Suriye tarafında geçirmeye başladılar.Bu göç nedeniyle gelip gidenlere ŞAM BAYATlılar olarak adlandırıldılar. 17. yüzyıl da Şambayadı kolundan bazı oymaklar Karaman yöresine yerleşmiş,bir bölümüde Adanaya göç etmiştir. 15 ve 17. yüzyıllarındaki Osmanlı kayıtlarında Orta ve Batı Anadoluda Bayat adlı 42 yer kayıtlara geçmiştir.
Bayat’lar büyük şahsiyetler çıkarmış boyların başına gelir. Oğuzların büyük manevi şahsiyeti Dede Korkut (Korkut Ata) Bayat’tan olduğu gibi, büyük şair Fuzuli’ de Şambayatı boyuna mensuptur.İran seferleri ve onu izleyen Avusturya seferleri, hızlı nüfus artışının görüldüğü ve işsiz genç sayısının çoğaldığı XVI. Yy sonlarında, Celali İsyanlarına yol açar.
Celaliler şiddetle ezilir, onbinlerce kişi İran’a kaçar. Bu büyük ayaklanmalar sonucu Sivas’tan Kütahya ve Afyon’a değin Orta Anadolu ve Çukurova, belini doğrultamayacak biçimde çöker. Çukurova’nın büyük kısmında 19.yüzyılın ikinci yarısına kadar bir daha ekim yapılamaz. Anadolu’nun başka yerlerinde de tarım alanları boşalır. Osmanlı Devleti bu boşalan yerleri “şenlendirmek” amacıyla 1691 yılında geniş çapta bir göçebe yerleştirme hareketine girişir. Böylece, aynı zamanda göçebe-yerleşik çatışmasının azalacağı ve göçebelerinin “Celaliler’e” karışıp karışıklıklar çıkartmalarının önleneceği umulur. Osmanlı belgelerinde, göçebelikten yerleşikliğe geçişe, “Türkmenlik’ dan çıkma” denilir.
Anadolu’da birkaç yüzyıllık dönem içinde, pek çok Türk boyu yerleşerek “Türkmenlik’ten” ÇIKMIŞ, tarım köyleri kurmuştur. 16. yüzyılda belli başlı tam göçebe toplulukları olarak kışları Halep civarında, yazları uzun yayla ve Sivas güneyinde geçiren Halep Türkmenleri,Mardin Güneyinden gelip Erzurum ve Erzincan’da yaylaya çıkan Bozulus ve Amik ovasıyla Çukurova ovasında konaklayan Dulkadirlilerin bir bölümü görülür. 17.yüzyılda bu tam göçebe boylar arasında dahi kendiliğinden yerleşikliğe yönelenler olur. Hatta bazı boylar köylüleri oturdukları köyden kovarak yerlerine kendileri geçerler. 1691 de “Türkmenlikten Çıkarma” kararı alınınca, Bozulus’a orta ve Batı Anadolu da toprak sağlanır. Kırşehir,Nevşehir, Akşehir, Ilgın, Afyon, Kütahya, Balıkesir, Saruhan-Aydın, Isparta ve Denizli çevresine çeşitli Bozulus oymakları yerleştirilir. Yerleştirmede bir köye tek bir oymağı değil bir oymağı bölerek üç dört ayrı oymağı yerleştirmeye dikkat edilir. Böylece, boy örgütlenme ve dayanışmasını yok etme amacı güdülür. Kabilenin yeniden toplanıp göçebeliğe geçmesi, dağılma sonucu güçleşir. Gerçekten Batı ve Orta Anadolu daki bu yerleştirme, genellikle, başarılı olur. AVANGIZOĞULLARI da Çukurova da ŞAMBAYAT ta ilk konaklayan TÜRKMENLERdendir. Aşirettten bir bölümü Karaman ın Şambayat mahallesini bir bölümüde şu anda köyün karşısında bulunan DÜĞÜZ köyünde konaklamışlar. Bunlar ALİ SARVAN ve KİRLİ İBRAHİM adında iki kardeştir.KİRLİ İBRAHİM Düğüz köyünden bir kıza aşık olur ve onu alıp HASAN DAGI etrafında yaşayan bir yörük çadırına sıgınır kız doğum esnasında vefat eder.Kızın yakınları ALİ SARVAN ve KİRLİ İBRAHİMİ bulup yanlarına yerleşmeleri konusunda ikna ederler. Önce düğüz köyünde kalırlar. Köyün kurulu bulunduğu yere Düğüzlüler KARŞI derlermiş.Burada deve dikenleri ve otlakların bol olmasından dolayı AVANGIZOĞLULLARI KARŞIYA yerleşmeye karar verirler.Bilinenin aksine DÜĞÜZ ve SÜLEYMAN HÜYÜĞÜ köyleri arasında kalan topraklar bol su ve sazlıklarla kaplıydı. Arazilerin büyük bölümü Süleyman,Hamdi ve Vehbi adında Düğüz ve NEVŞEHİR de yaşayan şahıslara aitti.Köye yakın mevkide bulunan HÜYÜK te SÜLEYMAN adında bir şahıs vefat eder.SÜLEYMANIN ÖLDÜĞÜ HÜYÜK anlamıda söylenmeye başlanmış,bir süre sonrada SÜLEYMAN HÜYÜĞÜ olarar dilimize yerleşir.Süleymanın buraya yerleşen AVANGIZOĞULLARIyla savaşıp onları kovdugu gerçek dışıdır. Şu anda köyde yaşayan Bektaşlar, Köseler, Dervişler ve Çavuşlar kabilelerinin ataları KİRLİ İBRAHİM ve ALİ SARVAN dır. Daha sonraları köye Nevşehir ve Adana’ dan başka aileler gelip yerleşmiştir.Köyün toprakları Hitit, Roma ve Bizans İmparatorluklarından sonra Anadolu Selçukluları, Karamanoğulları ve Osmanlı Devleti elinde kalmıştır. Köy Kurtuluş Savaşı sırasında işgale uğramamıştır.Köyde eski kuyular, Ermeni mezarları ve HÜYÜK ten başka gün yüzüne çıkan önemli bir tarihi eser yoktur. Yaklasık 40 sene önce köylülerden birkaçı avrupaya çalişmaya giderler.Aslında bu gidiş köyün kaderini belirlemiştir. Çünkü köyde avrupaya gitmeyen aile yoktur.Özellikle Yurtdışında Hollanda,Avusturya İsviçre,Fransa ve Almanya’da yurtiçinde de Ankara,Adana,İzmir,Karaman,Hacıbektaş gibi yerlerde yaşayan SÜLEYMANHÜYÜK lülerde vardır.