Aksakal
11.9.2022 16:25:55Oyunların adından Adana'ya has izlenimler edindim. Ancak bunlar bizden çok gerilerde de kalsa; yine gönlümüzde bazı kıpırtılara sebep oldu.Evet şimdi çellik-çomak oyununu hatırlıyorum, şeker kamışı kesmece, yine uzun eşşek oyununu hatırlıyorum. Hele benim yaptığım uçurtmalar çok güzel olurdu, havada saatlerce süzülürdü. Yardığımız belli uzunlukta kamıştan üç adet yarım metrelik, daha küçük, daha büyük birbirine eşit boyda kestiğimiz çitaların üçer tanesini önce tam ortasından bağlayarak eşit ölçülerde birbirinden ayırır ve uçlarından birbirine ulayarak bağlardık.Ve böylece altı uclu bir zemin elde ederdik. O zemin ince (özel) uçurtma kâğıdı ile istediğimiz renklerde doldurulur, kağıt kenarlarını uçurtmanın altıgenini oluşturan iplere yumuşak hamurla yapıştırılırdı. Sonra ona terazisi yapılır, uçurtmanın ağırlığına denk olacak önce u şeklinde kuyruk uzatılır, onun da ortasından aşağıya doğru bir metre kadar; onun bittiği yere de
kâğıttan yapılan bir küpe bağlanır ve uzun iplerle göğe salınırdı. Uçurtmanın iki yanında sarkan küpeleri ise denge sağlar, böylece göğe salınan uçurtmamız saatlerce gelin kız gibi gökte süzülürdü.Bizim Adana uçurtmalarının tipi kendine özeldi ve Türkiye'de başka yerde yapılmazdı.bizim çocukluğumuzdan hatıraların bir kısmı da bunlardı Hüseyin Bey.Sanki yakın zaman önce gibi; yetmiş, yetmişbeş sene geçti aradan. Bana bu güzel günlerimi hatırlattığınız için ömrünüze bereket diliyor, tebriklerimle gözlerinizden öpüyorum. (Aksakal)