UçurumEllerim omuzlaşır Senden uzaklaştıkça Sığınaktır sıradağlar Benden kaçtıkça Satırlar yalnızlıktır Kahırlar anlıktır Yokluktur asılı fiiller Yüklemler yalnız Tümceler öznesiz Çoğunluktur saklı özneler Azınlıktır haklı tümceler Ufalanır sevdalı sözler Ramaklar kalıyor defalara Engellenen yaşanmışlıklar Hamakları asılıyor uykularda Ürkütülen anlar Saçakları oluyor sedalarda Süregelen anlar Edatları unutturuyor satırlarda Bazenlerden kaçıyorum Bilinen yanlışlık Sözlerden asılıyorum Bir mitoz mitolojisi oluyorum Bölünen yalnızlık Bir mayoz ironisi buluyorum Seçilen insanlık Yılgınlığın lafını atıyorum Yıllar yıllığını alıyor Yalnızlığın zarını alıyorum Pişmanlığın darası artıyor Kaçan zamanı arıyorum Ansızlığın pahasını satıyor Vedasızlığın yasını tutuyorum Saklı kalanlarla dolduruyorum rafları Satırları azalanlarla soğurdum etrafı Ramakları kaldıkça buldum eşrafı Huzurları dağıldıkça bağırdım zaafların Ardılı olanlarıyla karıştırıldım tarafların Aynı olmayanlarla olandım farklı Bir zoraki anlaşılma Seçilmeyenlerin naatı Bar yüklü ki sırtlarımızda Bilinmeyenlerin şarabı Sarhoşluğumuz satırlarımızda Ecellerin ramağı Arayışlarımız vedasızlığa Veda dahi olsa el olamadın Seda dahi olsa tel olamadın Yürekte doyasıya yer aldın Seslerde olasılığa yer olmadın Bir veda mektubudur her satır Bir elveda kuşudur her kahır Bir seda sonudur her bayır Yokuşlarım bitti bundan sonrası uçurum… |