HİKAYESİZLİKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Dün gece gene geldin aklıma,başımı yastığıma koyduğum vakit.Kulaklığımı takıp son ses müzik dinledim.Ne çok şey değişti be abi.Önceden Türkçe müzik dinliyordum.Beni amansız bir acının içerisine sokuyordu.Çünkü her kelimesini anlayarak ve bizzat yaşayarak dinliyordum.Dinlerken gözlerim kapalı olmasına rağmen bir yol bulup düşüyordu göz yaşları gözlerimden.Yanaklarımı ıslatıyordu.Kimse görmesin diye battaniyeyi tepeme çekiyorum artık.Nefessiz kalsam dahi yanaklarım kurumadan battaniyenin altından çıkarmazdım kafamı.Her zaman beni üzüntü ve strese sokan şarkıları dinleyip duruyordum.Ama bunun böyle olmayacağını geç olsa da anladım.Hayatımda biraz değişikliğe gitmem gerektiğini düşünüyordum.Beni üzen sevgililerimden, sıkıntı ve stres yaratan insanlardan ve beni amansız acılar içerisine sokan şarkılardan.En başta beni sıkıntıya sokan ve acı çektiğimi bile bile bana acı çektirmeye devam eden sevgilimden kurtuldum.Bunu ben tek başıma yapamadım.Gücüm yetmedi çünkü.Bu konu da Rabbim bana bazı şeyleri gösterdi.Çünkü ne kadar vakit geçirirseniz geçirin seni seviyorum dese de dili bacaklarını başkasına açmıştır.Öğrendim geç oldu ama iş ciddiye binemeden bitti.Sonra en zor olanı başardım.Çok uzun zaman aldı ve hayatımda olmaması gereken insanlar vardı hayatımda.Tek tek çıkardım hayatımdan.Arkadaş kelimesini pek fazla kullanmıyorum artık.Dost varken arkadaşa gerek yoktur.Arkadaş ve dost arasındaki farklılıklardan bahsetmek istiyorum sizlere.Arkadaş sen düştüğün zaman sana el uzatıp seni kaldıran kişidir.Doğal olarak bunların arasında bir fark yok gibi düşünebilirsiniz.Ama çok fark var maalesef.Arkadaş dediğimiz insanlarla aramıza mesafe koymak gerekir.Asıl olan dosttur.Çünkü dost sen daha düşmeden bunu hissedip elini uzatandır.Yeri geldi o taşın altından senin elini çekip kendi elini sokan kişidir.Bir de hiç tanımadığınız insanlar için yapmış olduğunuz veya yapmaktan çekinmediğiniz dostluklar vardır.Kendi vicdani dostluklarınız.Yardımlarınız vardır.Kimi zaman ise bunun bedelini canınızla ödersiniz.Ağabeyimin yaptığı gibi…..
15/11/2011 saat 17:40 suları; Hastanedeki tahlilleri bitmemişti ama mesai saati ve komutanın ona verdiği süre bitmişti.Farkında bile değildi belki.Sonuçlarından biri ertesi güne kalmıştı.Hastaneden çıkar çıkmaz annemi aramıştı.Ama telefonu açan annem değildi.Telefonu açan ablamdı. +Alo… -Alo annem nerde? +Annem kömürlüğe indi ne oldu ablacım? -Annem geldiğinde ona söyle beni bir arasın ona bir şey söyleyeceğim… +Tamam annem gelsin aratacağım seni,merak etme ama ne diyeceksin bana söyle ben söyleyeyim? -Hayır anneme söylemem gerek gelince beni arasın kapatıyorum. Telefon konuşması bitti.Telefonu kapattı.Aradan beş dakika geçti yada geçmedi.Annem ağabeyimi aradı, defalarca.Telefonu açan yoktu.Belli bir süre sonra telefonuna ulaşılamıyordu artık. Saat 17:45; Birliğine dönmek için araca bindi.Sivil kıyafetleri vardı üzerinde.Yolu yarıladığı zaman şoför ve muavinle derin bir muhabbete girmişti. Afyon-Konya yolunun 40. Kilometresine geldikleri zaman ise yolda kaza olduğunu görüyorlar.Şoför kaza alanını geçtikten sonra güvenli yere aracı yanaştırıp duruyor.Ağabeyim, muavin ve araçta bulunan abi-kardeş inip yaralılara yardım etmek için kaza yerindeki araçlara doğru hızla yöneliyorlar.Aracın içinde beş kişi bizi kurtarın diye feryat ederken yaralıları araçtan çıkarmak için amansız bir mücadele veriyorlardı…. Saat 17:50; Yaralılara yardım ederken başka bir araç, bir otobüs kaza yerine bir ahıra giren öküz gibi dalıyor.Abim muavin abi-kardeş den abi ve aracın içindeki beş kişiyi biçip geçiyor.Abim muavin o adam ve aracın içindeki beş kişi olay yerinde can veriyor.Abi-kardeş ikilisinden abi vefat ediyor.Kardeş ise yaralı kurtuluyor. Kendi canını hiçe sayıp insanları kurtarmak ve yardım etmek için yardıma koşan dört kişiden üçü bunun bedelini canı ile ödüyör.İnsanlık budur desem olmayacak.Geride bırakılmış yarım kalmış hikayeler var.Benim ağabeyim orada 6 saat boyunca soğuk asfaltta cansız bedeni duruyor.Adli tıp raporu kazadan bir yada iki saat sonra vefat ettiğini belgeliyor.Kimi yandan insanlığımızın bedelini insanlığımızla ödüyoruz. Abim kendi canını hiçe sayıp,hastalığını dahi unutup yardıma koşmuştu.Geride çok şey bıraktı.Acaba anneme ne söyleyecekti.Belki de helallik isteyecekti kendi sesi ile.Annemde kalan bir acı da bu olsa gerek.Evde durduk yere acaba bana o gün ne söyleyecekti diyerek söylenir ve sürekli ağlamaya bu şekilde başlardı.Annem ağladıkça ben içime ağlıyorum.Kader bu, alın yazısı böyle yazılmış.Biz o gün sekiz milyar insanla beraber orda olsaydık bile Azrail onu gene aramızdan alıp gidecekti.Biz ki aciz kullar hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman ederek geldik bu dünyaya.Bir ölmeyecekmiş gibi değil her an ölecekmişiz gibi yaşamak gerek.Benim içimde kalan tek yara sana son kez sarılıp, öpüp koklayamadan gitmen oldu abi.Ama fazla değil az kaldı.Hasretin burnumun direklerini kırmak üzere.Kırıldı hatta ne kalp kaldı ne de başka bir şey.En önemli olanı bu olsa gerek. Ey insanoğlu! Kırdığınız kalplerin helalliğini mizanda nasıl vereceksiniz?
Ben bir şiirim,kalemi kırılmış
Yüreği yanmış,birikmişleri çalınmış Bardağı parçalanmış,su verenleri öldürülmüş Ben bir hasretim, dağı taşı yarılmış Çiçekleri kopartılıp çiğnenmiş Rüzgarı ters estirilmiş, yalanlarla yargılanmış Bir parça vicdan bırakılmamış, dar ağacında sallandırılmış Ben bir göz yaşıyım, yaşanmışlıkları akıtılmış yürekten Bir damlasında hayat buldukları harcanılmış Köşeye bırakılıp yaşama terk edilmiş Sustuklarına boğulmuş, gerçekleri görülmemiş Bir hayat,bir hasret,koskoca bir defter; Yazsa yazılmaz, atılsa peşinden ağlar Umutlarının ayakları beton sonu deniz dibi boylar Hanginizin omuzları vebali kaldırır bunca hak haram edilirse? |
Cana can katan şiirin duygulu tahlil hali karmaşası.
Beğendim…
....................................... Saygı ve Selamlar...