Yakan, İğne ve GülNasıl buluştuk bilmem, aslında kaderler zıt Vurduk yokuş yukarı... istikâmet Beyazıt Toplanma Marmara’nın altındaki salonda Biraz erken gitmişiz, ne var ki sanki bunda?! Bir de baktık in cin yok, gelmemiş kimse henüz Geriye dönsek olmaaaz değil ki merdiven, düz Ne yapsak acep derken birden geçtin arkaya Ora gelin odası, baktın şöyle aynaya Saçın başınla falan, ilgilendin de biraz Ben de bakayım dedim, zira ki durum ayaz İşte tam o sırada, bir ses duydum ki sende Bir elinde yapma gül bir iğne diğerinde Gülümsemeyle bana “Takar mısın?” Diyorsun Elbette “evet” ama hâlimi bilmiyorsun Aldım iğneyle gülü, tak be takabilirsen Parmaklarım titriyor, hele kalbim bir bilsen Boynun ki kuğu gibi, başın hafif yukarda Yakan ise daracık, tut hadi bir arada Ne zor şeydi o bana? Yaka, iğne ve de gül Nasıl tutulur üçü? Bende varken iki el Bilmem nasıl yaptııım da nasıl aklım gitmeden Taktım, iğne batmadan ve elim hiç değmeden Ve... dedin ki “Allah, ne murâdın varsa versin” Halâ beklerim o’nu, peki buna ne dersin? Bu güzel bir anı’dır, hâtıralar içinde Aynı şeyi dilerim, her an senin için de 16.11.2012/20.40 |