10
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
2077
Okunma

Burnu havada bir cahil,
Hortumlamada sanki fil,
Renkten renge girer rezil,
Derki bana: “haddini bil!”
Hak der, yalan dokur dili,
Haram der, hep çalar eli,
Akıllıyım der, hep deli,
Derki bana: “haddini bil!”
Allah’tan hiç korkusu yok,
Başkası aç, kendisi tok,
Lafa geldi mi onda çok,
Derki bana: “haddini bil!”
Alışmış, alıp yutmaya,
Yeyip içip, yan yatmaya,
Hiç kimse ona çatmaya,
Derki bana: “haddini bil!”
Sanki o namusun piri,
Çapkınca bakar gözleri,
Edep, ar bilmez sözleri,
Derki bana: “haddini bil!”
Taş üstüne bir taş koymaz,
Dünyaları versen doymaz,
Hem de kurallara uymaz,
Derki bana: “haddini bil!”
Umurunda değil Millet,
Vatan demek ona zillet,
Derim bu sözleri elbet,
Derki bana: “haddini bil!”
Dokununca söz has yere,
Bıçak değmiş gibi sere,
Ulur, kör şeytan ha bire!
Derki bana: “haddini bil!”
Böylesinde çoktur hinlik,
Eh, birkaçına değindik!
Dolaşır ağzında kemik,
Derki bana: “haddini bil!”
Şu vicdanım bana kefil!
Ben haddimi bilirim de…
Kendisi haddini bilmez,
“Haddini bil” diyen sefil!
Böyleleri hep tanına,
Kalmaya ahlar yanına,
Ot tıkayıp ta çanına,
Denmeli: sen haddini bil!
Yüksel, ha bire gürlersin!
Duyulur mu bir gün sesin ?
Boşa gider sonra dersin,
Az de, sende haddini bil!
MUSTAFA YÜKSEL
Rezil: Alçak, adi, utanmaz, soysuz.
Haddini bilmek: Herhangi bir konuda, kendi konumunu ve limitlerini bilip, ona göre tavır koyma, görüş belirtme durumu.
Pir: O konudan çok iyi anlayan, o konuda en çok bilgi, beceri ve tecrübe sahibi olan, bilmediği şey olmayan kişi
Sefil: Aynı zamanda namussuzlara, şerefsizlere, rezillere bir "kınama" sıfatı olarak kullanılabilen bir sözcük.
Az de: Az söyle
5.0
100% (14)