bir güneş doğacak...Bir çuval ölü kemiğiydi sevda Gözlerinin yeşil körfezinde soluyan Mevsimsiz şarkıların bozuk notalarında Asılmıştı kini, göz kirpiklerine İnce bir perdeydi kalbindeki zar Vücut hatlarını belli eder gibi Sırıtıyordu dişlerinin kemik sesleri Kadınlar geçiyordu ıslak sokaklardan Hüzzam bestelerin son nefesiydi zaman Bir adam elleri çenesinde Pozlar veriyordu merdiven altında Gözleri deli gibi dışarı fırlamıştı Yağmurlu bir hüzün akşamıydı Haddi hesabı yoktu yere atılan izmaritlerin Hancı Süleyman’ın dağ başındaki metruk mekanı Kadeh sesleriyle yankılanırken Kırık umutların dar sokağıydı mutluluk Acımasız bir adamın ön dişleriydi sevgi Yalnızlıklar sokağında Ne gezer Bremen Mızıkacıları Adam işte görüyorsun esen fırtınaları Ölü yıkayıcısı gibi roller yapma insanlığa İnsanlık dün sizlere ömürdü zaten Bak arkadaş, yağma yok öyle Sen hiç karnı aç bir çocuğun Rüzgarda uçan saçlarını okşadın mı Sordun mu bir sokak müzisyenine derdini Kırık plaklar gibi başımı ağrıtma, git Git gidebildiğin kadar insanlığın İnsanlıktan çıktığı o lanetli şehirlere Unutma, her kalbin umutla attığı Bir güneş sonrası vardır uzaklarda Yakala o hayali, kucakla nefes nefese Nasılsa görüyorsun işte Herkes yalancı bir düşte Benden bu kadar anlayacağın Hadi git şimdi gözlerimin hudutlarından Bir güneş doğacak o dağların Bekle, arkasındaki umutlarından... Oktay ZERRİN- Bafra 07-01-2016- 03.14 |