SANDIN...
Alnıma koyduğun tatlı buseler,
Mecnun edip çöle salmaz mı sandın.? Küle dönen hicran alevlerini, Gönlümün köşesi bilmez mi sandın...? Ne kadar bağlasa hasret yolları, Gönülden gönüle gelmez mi sandın.? Baharı kışlara dönen gönlümün, Gönül sancıları dinmez mi sandın.? Bir nefescik buse; gönlümde ilaç, Hicranlar vuslata dönmez mi sandın.? Ruhumu kemiren hicran ateşi, Kavuşan sevgiyle sönmez mi sandın..? Pencereden attın kırmızı gülü, Aşkı yaşayanlar bilmez mi sandın..? Hilal kaşlarından fırlayan oklar, Kavrulmuş sinemi delmez mi sandın...? Eşini kaybeden kınalı kumru, Dipsiz ummanlara dalmaz mı sandın..? Kapımı çalacak bir dost sevgisi, Gönül acısını almaz mı sandın.? Gönül kapısının kilidi kırık, Açacak bir sevgi olmaz mı sandın. Ömr-ü müddet tamam olup gidende, Hicranın çilesi dolmaz mı sandın.? Sırt dönüp giderken öksüz sevgime, Kanlı riyaları görmez mi sandın..? Paslanmış gönüle kar etmez sevgi, Örümcek ağını örmez mi sandın..? En saf sevgi ile bağlanan gönlüm, Bir gün Mevlasına ermez mi sandın...? Musa DOĞRUER(Teslimi) 10 mayıs 2015 |