hiç tanışamadık ,sarılamadık ,koklayamadık oynayamadık ,erken doğum sonrası dünyaya gelen miniçik bir yüreği ,buz gibi toprağa koyduk ,minacık bedeni minnacık kefenlere sardık minnacık bir mezarda ,büyük umutlarımızı ,minnacık kabire sığdırdık güle güle oğul güle güle

umut
olmuştu
altı aylık yoldan gelişin
kırk yedi gün sürdü direnişin
merhabasız elveda deyişin
alel acele gidişin
tek aklımızda kalan hatıran
musalla taşında yatan
cansız başındı
benim sana hediyem
oyuncak değil
göz yaşımdı
güle güle oğul güle güle
göremeden gönderdik seni
bir anda yaşadık herşeyi
sessiz film gibi
okulun ,sünnetin ,askerliğin
ağlayarak yaptık bu düğünü
kefene hocanın attığı son düğümü
çözemedik oğul çözemedik
oysaki
bu koca dünyada zerre kadardın
daha bir fidanken sarardın
belki deniz olur
ummanlara dalardın
daha pınar iken kurudun
olmadı yer ile yurdun
dil bilmez bir yolcuydun
ne sorayım oğul ne sorayım
sana sözüm olsun oğul
hergün
hayalimde büyüteceğim seni
ölünceye kadar
beraber alacağız her nefesi
yazdığım her şiirin bir dizesi
sana olsun oğul sana olsun
mamaşlı