Susma!..Sen Konuş
düşer hep içime, gecenin hüz(ü)nü
deşer yüreğimden, hasret okları gecelerim gizler, solan yüzümü ıssız bu şehirin, dar sokakları... yıldızlar kayarken, umudum yıkar rüyalarımda sen, hasretin çöker dinmez gözyaşlarım, çağlayıp akar ıssız bu şehirin, har sokakları... içimde sessizlik, sisli dağlarım sensizliğe akar, durmaz çağlarım viran olmuş sanki, gönül bağlarım ıssız bu şehirin, zor sokakları... gökyüzü karanlık, bulutlar yasta yağarken yağmurlar, şu kalbim hasta ellerim buz tutmuş, amansız kışta ıssız bu şehirin, kar sokakları... cehennem ateşi, sanki sol yanım düşerken geceye, hüzünde tan’ım seherin yelinde, savrulur canım ıssız bu şehirin, kor sokakları... düğümlenmiş dilim,gözlerim yorgun gelmedi infazın, bitmedi sorgun sen bana dargınsın, ben sana kırgın ıssız bu şehirin, sır sokakları... duymaz kaldırımlar, yürek sesimi keser fırtınalar, firak sesimi görmez! veriyorken, son nefesimi ıssız bu şehirin, kör sokakları... kimbilir vuslatım, gün olur gelir geride tatlı bir, tebessüm kalır yaralı yüreğim, muradı alır ıssız bu şehirin, yâr sokakları... duvarlar örülmüş, kale önümde sevdan yüreğimde, dert her günümde sevda türkülerim, yanar sinemde ıssız bu şehirin, sur sokakları... doğmuyor sabaha, sımsıcak güneş buz tutmuş ellerim, kara kışımda karanlık geceler, susma! sen konuş ıssız bu şehirin, kir sokakları... düşer(i)se yolun, yürek yoluma girer(i)se kolun, bir gün koluma akar aşk pınarım, senin soluna ıssız bu şehirin, pür sokakları... hasretin tütüyor, bak can hâlinden büküldü şu boynum, senin elinden dalında kuruyan, açan gülünden ıssız bu şehirin, sar sokakları... söğüdün dalları, eğmiş başını leylâsı mecnuna, çatmış kaşını denizinde yosun, tutmuş taşını ıssız bu şehirin, vur sokakları... Erdinç SERT |