Bir gün, yirmidört saat, bir şiir, yirmidört satırUyandı önce, yataktan kendini attı Günaydın diyecekti, çevresine bakındı Takatı yoktu iki çift laf etmeye, bıkkındı Bu sabah kahvaltı edecekti, kararlıydı Vakit yoktu kahvaltı etmeye, acele evden çıktı İşe yetişmek başlı başına bir işti bu şehirde Bu şehir dediysek, köyden biraz hallice Bizim oğlan beğenilen elemandı işinde Nedenini anlamadı işten neden çıkarıldı böyle Öyle ya da böyle eve dönecekti gün bitince İnce hesaplara bizimkinin aklı hiç ermedi Karnı acıktı ya yemek söyleyecekti, Ya da bir çift yumurta kırıp yiyecekti İlla ki bir çay demleyecekti en nihayetinde Günün ona ayrılan şu özgürlük saatinde, En değerli bir kaç saati vardı uyumadan önce, Ya televizyonu açacak penguenleri izleyecekti Ya bir kitap okuyacak, bir şeyler öğrenecekti Ya da bir cesaret yazmayı deneyecekti Bir gün, yirmidört saatti, Bir şiir yazdı, yirmidört satırdı.. O an anladı, yazdıkları zamana karşıydı.. Zaman akıp giderdi, pırıl pırıl bir nehir gibi Geride değerli bir taş gibi, bir yazı bıraktı.. |