" VELET "Şu bizim oğlanla, belada başım, Hep iğreti dala konuyor velet. O medeni, bense geri kalmışım, Arsızca sırıtıp, kınıyor velet. “Kanka” Diyor bana, ne demek ise, Dalga mı geçiyor, bu aklı kısa, Meraklı takıya, meraklı süse, Kıt olan sabrımı, sınıyor velet. Kendine yok, ele akıl veriyor, Parfüm diye, bulduğunu sürüyor, Kart teke kokusu, evi sarıyor, Altı ay da bir kez, yunuyor velet. Eli iş tutu ya, kanlandı biti, Gel gör ki giyimde tercihi kötü, Dilenciler giymez, giydiği kotu, Moda sevdasıyla yanıyor velet. Babam neslimizi çokça överdi, Oğlumu görseydi, beni döverdi, Hızını alamaz, köyden kovardı, Söyledim de, şaka sanıyor velet. İyice şaşırmış gittiği yolu, Şapkayı ters giyer, düşük pantolu, Kime çekti bilmem, dürzünün dölü, Gittikçe maymuna dönüyor velet. Mıh vardır ya, nala çakılır hani, Kaşını deldirip taktırmış onu, Yapma etme derim, dinlemez beni, El âlem ne derse, kanıyor velet. Her hafta değişir, gelin adayı, Altmışa ulaştı, belki de sayı, Herif sanki safkan İngiliz tayı, Tepe aşıp dere iniyor velet. Saçını boyatmış limon sarısı, Resim tuvaline dönmüş derisi, Denecek şey çok da, kalsın gerisi, Ekmeği kanıma banıyor velet... İsmail GÜL |