Sende kalan..(Sevda)
Dostlar,
bugün Hoca Nasreddin yok, izine çıktı. Eşeğiyle beraber ’Sevgi ve Barış Yürüyüşüne’ katılacakmış. Hepinize Mevlâ’nın sevgi ve barış emri ile beraber, selamlarını yolluyor. Haberiniz olsun. Hicranla gülümseyip, hüzünle vedâ ettim Titreyen bir bedendi, inan ordan ayrılan Varlığımdan habersiz, başımı alıp gittim Zihnimi kurcalayan, anım mış sende kalan Dünyayı göremedim, âcizdim her hâlimde ’’Haydi hoşça kal’’ sözü, tökezledi dilimde İnişler yokuş oldu, dümdüz giden yolumda Vuslatı gözetleyen, yanım mış sende kalan Gönlüm yasa büründü, ayrılığın göçünde Duygular karmaşıktı, aklım almaz biçimde Hisseder gibi oldum, karakışı içimde Meğer ki yaz ortası, kanım mış sende kalan Kederli gözlerimde, sakladım bakışımı Dökülmesin diyerek, kalbe gömdüm yaşımı Yaradan bilir; şâhit, ettim dağı taşını Kendimde bulamadım, canım mış sende kalan Kederli/Almanya, 07.06.2009-17.11.2015 ................................................. Neden zor? (09.01.2010) Kavga, riyâ, kıskançlık… -dostlar- bunlar ne demek? Bu mu hayat; saf gelip; dargın, kırgın, hor gitmek? İmkansızı yaparken, neden zor gelir kula; Sevip, sevindirerek gönülleri hoş etmek? ................................................ Dökün ortaya! (05.03.2010) Câmim cemaatım yok, siz beynamaz sanınız. Şekilci müslümanlar, nedir imân tanınız? Başaçıktan çekinmem, amma sizden illallah... Ortaya dökün -varsa- müslümanlık yanınız! ............................................... Köroğlu kör! (05.03.2010) Hâlen can atar gidip gelse bile Mekke’ye. Bir de umreyi dener, aklı koyup takkeye. Bakın; kör ve softa bu, Hâk yanında halbuki; Başı derde girince, doğru koşar tekkeye! ................................................ Eşek mi, eş mi? (08.03.2010) Evlen, götür, sok eve, kadın köşe taşın mı? Yat, kalk, kullan, emret -sen- kumandanlık, işin mi? -Başlık verdin diyelim - sanki, mal mı aldığın; Dövülür mü -söyle- o, eşeğin mi, eşin mi? ................................................. ’Eşine’ saygısı olmayanın, insanlara da saygısı olmadığı gibi, Allah’a saygısı da hiç yoktur. Eğer saygıları olsaydı; Allah’ı, herşeyde, herzaman, heran ver heryerde, diye nitelendirip, aynı zamanda da O’nun huzurunda edepsizlik yapmazlardı. Çünkü Allah, herşeyi gören ve bilendir. Buna rağmen; Yüce Mevlâ’yı, sonsuzluğun öteki ucunda çok uzak mesafede sanıp, sanki onları göremeyecekmiş gibi, zannedecek kadar câhil, gâfil ve imansızdırlar! Aksini iddia eden, buyursun... (KederliCe) |
Kalemin susmasın
______________________ Selamlar.....