BİR KEDİ MİYAVLAMASIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Başına gelen bilir derler ya. Gerçekten öyleymiş. Kedisi, köpeği ölen arkadaşlarımın acısını paylaşır, üzülürdüm. Çektikleri acıyı tahmin ediyorum sanırdım kendimi. Değilmiş...Tahmin falan edemiyormuşum o acıyı...
Ne yapacağımı bilemiyorum. Geçen gece Trafo’yu köpekler öldürdü herhalde. Ölüsü ortada yok! Üç gündür de gelmedi. O gece korkup pencere demirlerinin üstüne çıkmıştı. Üç buçuk senedir camımın önünden ayrılmayan kedim... Evde durunca canım acıyor. Camıma her gelen kediyi o sanıyorum önce. Sokakta her kediyi yine o. Hele ona benziyorsa; olmadık yerlerde eğilip bakıyorum yüzüne. İnternetteki kedi fotoğraflarını bile görmek istemiyorum. Kendi açtığım kedi grubuna bakmak bile... Geçenlerde aldığım maması olduğu gibi duruyor. Ayırdığım tavuklar da artık çöpe atılacak. Bugün güya yediğim aslında boğazıma dizilen balıkları artık sevmeye başladığını düşünmek... Bazen ona özenirdim. Tek işin uyumak ne güzel diye sataşırdım. Sineklik tellerini tırnaklarıyla sineklerin geçişine açmasına söylendiğim kadar... O bir başka bakıyordu. Hiçbir kedide göremediğim bakışları vardı. Üç buçuk sene önce mutfaktayken camda bir miyaylama ile başlayan arkadaşlığımız böyle mi bitecekti? O gece acımış ama sonra alışmasın diye çok kovmuştum ama bir türlü ayrılmayınca artık benim kedim oldu. İlk önce Kızi diye sesleniyordum ona. Daha sonraları Vicdan koydum adını. Ve seçimle adı Trafo olmuştu. Artık öyle kalacaktı. Komşular da öğrenmişlerdi adını. Öğrenmez olsunlar... İlk gecenin sabahı Trafo’yu göremeyince bahçede aradım. Sonra çardakta oturan komşu müsveddelerini gördüm. Anlattım durumu. İçlerinden ikisi "İnşallah ölmüştür." demesinler mi... Bende o anda film koptu tabii ki. Ne kadar "Ben de bakarım hayvanlara, sen beni vicdansız mı sanıyorsun?" diye sonradan kıvırsa da biri zaten onların ne olduklarını kaç senedir hayvanlara karşı tavırlarından biliyordum ama bu kadarını tahmin etmemiştim. Bu insanlar bir de torun bakıyorlar. Ellerinde torunlarla geziyorlar bütün gün. O ellerinde canlar can da bir kedinin canı yok mu? Ne yapabilir bir kedi? Zaten benimki camımın önünden ayrılmazdı. Taşınsaydım eğer onu da götürecektim. Olmadı... Saat başı dövünüyorum adeta. Niye o gece korktuğunda içeri almadım onu diye. Sonra kendi kendime bahaneler buluyorum. Ondan sonra da o bahaneleri yanıtlıyorum insafsızca... Yani iyi değilim ben. Öldü mü (büyük bir ihtimalle öldü yoksa üç gündür mutlaka gelirdi. Bahçeden dışarıya o kadar nadir çıkardı ki) sağ mı bilmediğim kedim... Her sabah sinekliği tırmalayıp beni uyandıran, beni bahçede görünce hemen koşan, kendini yerden yere atan, minik minik miyavlarla benimle konuşan, cam açık bile olsa adımını eve atmayan, insandan daha insan... Pofidiğim, Trafo’mmmm. Umudunu günden güne yitirmek ne kötü şeymiş... Ve alışabilmek yokluğuna... Bütün gün bahçeyi, otları taramak... Ellerim, mırıltılarının eşliğinde tüylerinde gezinecekken... Ceyda Sevgi Ünal
Adının ilk hecesi
bir kapı tıklaması mıydı Belki de uzaklardan gelen bir kedi inlemesi Kurusıkı beklemeler vuruyor kalbimi çocukluğumun yakan topu bırakmıyor hâlâ peşimi Üzülme hep su içiyorum anne dondurma yedikten sonra üstüne Konuşamadıklarımın üstüne de en soğuğundan birer bardak Tek arzum hayallerimden önce gömülmek artık Zaten nereye kadar götürür böyle delik deşik bir yürek Yine de aşınmış bir kulptan gelmeli o tını Sahi adının ilk hecesi bir kapı tıklaması mıydı hadi gel bir kedi miyavlaması bekler ıslak geceler Ceyda Sevgi Ünal |