Ruhumun Ney-sesiDoğduğun günden beri yaşadığın sarayın hükümdarın nedir ki içinde saltanat sürmekte hükümsüzlüğün nedir ki aşinalara alışkın ruhun ölümsüzlüğü nedir ki ; gaip-ten ruhumu okşayan o ses yazık ki ; o anlatılamayan gizli cinayetlere yazık Üstümde sema ruhumda ahlak duygusu aşk dökülen yıldızlar pare pare ,can cana pervane yansıyor güneş ,bir katre-i damla ki ırmağı kamışından koparılmış ney sesinden üfleyiş doğrunun doğrusu değil mezar ile insan görünür görünmezliğe çaresiz dil ve alem yaprağına damlası düştüğü günün paresi bağrına basıpda bekleyen toprağın neftası geçip giden yıllar yüzümde çizgiler teşne bunca girift bilmeceler tomurcuklar heveste heybem yük dolu sermayem hüzün parçalar karabasan bataklığım artık sanada paydos bir ses bir ses uzaklardan yorgun gelen es çağrılan süslü bebek istikamet toprak tabu bekler kapıda cansız at kendini duymaz töz beklenen bahar kuru umitleri üşütüyor tuz buz ey saçlarımı okşayan istemem ne taç ne saray bir mecnun bir leyla geçiyor kapıdan sus pus bir doğuş bir batış hayatı tanığım gün köz köz ruhumun cenneti hayrete uyanmakda göz göz bahara alışkın bedenim , ölen ruhum değil İstenmeyen batışlar güneşe vurgun değil yükseliyor yer ki , yer-gövdem yerde değil gözlerimi kapattığım dünyam artık benden değil Gülay Göktürk |