yaşa/ma/dık
henüz uyanmadı sabah
eşyanın gözleri mahmur ne miskin görünüyor yorgun kimsenin telaşı yok yalnız serçelerin laf yetiştirme derdi bir diğerine belirsiz tek gerçeği idrak mezarlıklara mahkum bırakılmış sabahın rüzgarı selam getiriyor her bir kabirden kaç selayla alınır bilinmez haşiyesi düşülür mü hayatın hangi hatıranın meltemi ferahlatır tam şuramı kendini yelpazelemektir teselli avuçta kor tutarken elbette inecek her yolcu farkına varmadan yeşilin mavinin misafir olamadan bir kuşun seher zikrine sokaklar uzandıkça aldandık yaşadık yaşamadık ne çok gurbetin rengine kanan |