Utansın!
Türküyle kürdüyle, lazıyla çerkeziyle, zazasıyla abazasıyla,
Rengarenk taşlarıyla, bereketli topraklarıyla, Gölleriyle Allah Allah diye coşkun akan dereleriyle, Üç tarafı masmavi denizlerle kaplanmış olmasıyla, Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! Nur yüzlü nineleriyle, beli kamburlaşmış şerefli dedeleriyle, Yedi düvele meydan okuyan asil atalarıyla, Topraklarında metfun sahabeleri, nebileri ve peygamberleriyle, Çocuklarını her daim abdestli emziren elleri öpülesi anneleriyle, Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! Dostunu başına tac eden, yemeyip dostuna yediren, gözü gönlü tok insanlarıyla, Tarihe mal olmuş babayiğit ve delikanlılarıyla, Helalden başkasına asla ve asla tevessül etmeyenleriyle, Dostluk ve kardeşlik adına fedakarlığın her türlüsünü yapanlarıyla Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! Şeref ve namus abidesi olmasıyla, sözüne sadıklığı, ahde vefalılığıyla, Yerin göğün sahibi şanı yüce Yaradan’a ihlaslı kulluğuyla, Hak ile batılı aşk ve şevkle birbirinden ayırmasıyla, Kimsesiz dul ve yetimlerin garip gurabın yanında olmasıyla, Bu cennetimsi ülkemi ve atalarımı sevmeyen utansın! Atalarının kemiklerini sızlatmayanlarıyla, Birbirinden güzel helal nimetleri bulduğunda şımarmayanlarıyla, Hayır ve hasenatlar yarışında kühaylanlar gibi koşmalarıyla, Saygı ve sevgide muhabbet fedailiği yapanlarıyla, Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! Allah korkusuyla yaşayıp için için ağlayanlarıyla, Dostlarının sıkıntı ve tasaları olduğunda canı gönülden bağırlarına basmalarıyla, Yüce Allah’a sokak sokak cadde cadde kulluk tasmasıyla içtimai hayatta yol almalarıyla Çarşı pazar canı gönülden muhabbet dellalığı yapmalaryla Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! Viyana kapılarına kadar at sırtında kelamullah için bin bir meşakkatleri göğüslemeleriyle, Sadece ve sadece rıza-i Lillah için şirin uykularından feragat etmeleriyle, Çocuklarına anlamı birbirinden güzel manidar isimler bırakmalarıyla, Onları en mükemmel terbiye ve hayalı yetiştirmeleriyle, Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! Dünya nimetlerini acılaştıran ölümü çok sık tefekkür etmeleriyle Gönüllerde yedi veren muhammedi gül olup bitmeleriyle Fikri güzel bir neslin yetişmesine çok çaba ve gayret göstermeleriyle Rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımızı en yükseklerde dalgalanmasıyla Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan abdal, Aşık Veysel ve Fuzulisiyle, Peygamber efendimizin müjdelediği İstanbul’u fetheden Komutan Fatih Sultan Mehmet’iyle Cami köşelerinde güvercinlere yuva yapmalarıyla, sadaka-i cariyeye çok önem vermeleriyle Fakir zengin ayırımı yapmadan, tebasının gönlünde en muhkem tahtı kurmalarıyla Bu cennetimsi ülkemi ve şerefli atalarımı sevmeyen utansın! 07/Ağustos 2015 İbrahim Halil DEMİR |