Hüzünlü Yolculuk
Hüzünlü Yolculuk
Hani üzerinde bütün yorgunlugunla yolculuk edersin Gökyüzü mavilerini çikarip siyahlarina hazirlanir... Kulaginda yetim bir ezgi Içinde sessizce sizlayan bir aciyla, Sari aydinlatmalarin altindan hizla uzaklasirsin... Kulaklarin kizarir, gözlerin dolar Titreyen kalbinle acaba dersin. Acaba o da beni düsünüyormu ? Çekip gitmek istersin bazen Uzaklara, çok uzaklara... Kimsenin olmadigi Sabahi yesille karsilayacagin bir yere Fakat, Yalniz da yasanmaz ki !... Geçmisi düsünür kendini sorgularsin Nerde yanlis yaptim diye... Gözlerinden bir kaç damla düser Geriye dönmek istersin Nafile, Artik çok geçtir !... Hayaller kurarsin gelecege dair. Mutlu insanlara bakip düsünmeye baslarsin; Yan yana oturup el ele oldugunu, Sicacik ellerini eline alip Gözlerine bakip gögsüne yasladigini, Bir elinle saçlarini oksayip Sonra kendine çekip alnindan öptügünü... Gözlerin ölürcesine bakiyordur Ellerini avcunda tutup sikmak istersin, Fakat, Ellerin bostur !... Bir arayismis deyip Baska kimse yokmuydu deyip kizarsin. Hakaretler edemesende, nefret etmeye çalisirsin, Sonra suçu kendinde bulup Yine kendine kizarsin... Burçlariniz bile aynidir, Ortak yönünüz çoktur. Ikiniz de gururlusunuzdur. Ne sen cesaret edebilirsin Ne de o aramaya... Artik iki yabancisinizdir bu sehirde... Ve çaresizlikler içinde. Kulaginda yetim bir ezgi, Yüreginde bütün acilarinla Karanliga dogru yol alip Bu hüzünlü sehirden Yok olup gitmek istersin !... Zülküf / 2009 |