ESKİDEN ÖYLE MİYDİ
Önceden kağıda, kaleme sarılırdım; ışığı kapatıp mısralar mırıldanırdım
Şimdiden yaşlılık mı vurdu bilmem artık; en hareketli dönemlerde sap gibi kaldık Eskiden öyle miydi, aşklar destansı; erkekler beyefendi, kızlar hanım hanımsı Gerçekten değişti İstanbul, suratında birkaç kırışık; hiç mi suçun yok İstanbul, sadece yüzyıl mı aşağılık Göklerden iner başkente nisanda, nar gibi kar; yerlisi bi garip, asabi, bakışlar manidar Yerlerden yükselir sakız, söğüt ve çam; bilmezdi sarışın tatlı kız nedir keder nedir gam İnlerinden indi iri iri ayılar, dönüp insanlara baktılar; dediler ne garip yaratıklar, sebepsiz yere kan akıtıyorlar Ufuktan göründü bir martı sürüsü; amaçları ne ki, bu bağırışlar, çağırışlar; bu neyin gürültüsü Kim demiş çalışırsan iyi yerlere gelirsin; çarp suratına ve de ki “yalancının tekisin” Verdim gençliğimi çalışıp adam olmak için; ne çalışabildim ne de olabildim adam, yaşadım, geldim bu yaşa, peki niçin Verseydim keşke gençliğimi yar uğruna; sevseydik birbirimizi, gece gündüz öpüşseydik, ölseydim bir güzel yolunda Boş geçti ömrüm, ne çapkınlık yaptım ne de bir dost gömdüm; ne İstanbul beni ne de ben onu gördüm |