Bir Susuz Mezar Dilenir Gözlerini
"Cehennemden bile kovulmuş
Ilk günahın yattığı derin bir mezardı vicdanın. Kalk, doğrul; Terk et bu şiiri gözlerinden.” Dikiş tutmayan kefenimi Cibrilin uykusunda yanağından akan gözyaşımla Islatıp ıslatıp metruk bir kuyuda bekletiyorum Bileklerimde çürümüş kelepçelerim ile Demir ranzalı bir gecemin rükuya varan rüyalarından Anneanemin kaçırdığı namazlarının günahıyla uyanıyor Cümle avlusunda kendine dul kalmış yatalak çocukluğum. Şerha şerha yırtılmış yüreğimi Mezcub bir gecede kurak bir aynaya dikiyorum Yüzümün ucuz yollu makyajı akıyor Utangaçlığım için merhamet dilediğim bir avuç toprağa. Şah damarlarıma giden yollara vicdan kelepçesi vurulmuş. Annesini kaybetmiş bir çocuk kadar susuzum şimdi. Yüzyıllık bir kapıdan tel’in edilmiş gözyaşlarımı Kuruladığım merhametsiz bir bıçağın ucunda Saçlarını tarıyordu çelimsiz heykeller. Uykusuz bir Temmuz gecesinde Kavimler göçü uyurken İdamlık bir öpüş susuzluktan can veriyordu bayat dudaklarımda. Geceden üstü açık kalmış bir kaylulele uykusunda Haviye makamında geçiyorum Gözlerinin susuz bırakılmış Sırat köprüsünü. Aşkın ebced hesabı dünden yanlış, Yusufun gömleği kadar utan utangaçlığından. Ve ayrılığı kendine helal, yüreğini vicdanıma ar et. Yoksa bir tabuta iki cenaze haram edilmeyecek. Mayıs- Haziran 2015 İsmail Sarıgene |