Sessiz Çığlık
Ölümün sessiz çığlığı,
Ben geliyorum, hazır mısın? Nidalarını kah gecenin ortasında, Kah uykumun tenha bir yerinde fısıldar. Ve ben... Birdenbire nefesimi hissetmez olurum. Donup kalmış, kaskatı solurum. Avare nefsim, şiddetli tokatını yiyiverir. Sersemleşir, divaneleşir. Elinden oyuncağı alınmış bir çocuğun Avazı çıktığı kadar, bağırması gibi, Dünyası bir an için elinden alınıverir. Onun en büyük terbiyecisi olur, Ölümün sessiz çığlığı... Sana vaadedilen seni bulacaktır. Geride bir isimlik saltanatın kalacaktır. Gariplik ve çaresizlik senin olur yoldaşın, Derdine derman yok, hani nerde haldaşın? Yıllar yılı görmedin ki... Ne olacak halim? diye sormadın ki... Ve geldi çattı sana, Ölümün sessiz çığlığı... Şimdi ben ne edem nere gidem? Haydi söyleyin, bu canı kime verem. Ne olur Allah’ım et bize kerem, Günahlarımı önüme serem, Sus artık, sus ne olursun, Ölümün sessiz çığlığı... Gün olur, devran döner, Zaman değişir. Deli gönül durmaz, hala eğleşir. Aşuk maşuğuna böylece kavuşur. Ölümün sessiz çığlığında... Aydın ÇETİNER (İzmir-Temmuz 2014) |