MAŞA VAR MAŞA
AĞLAYAMADIM Yaşamak istedim gücüm yetmedi Kalbimi dünyaya bağlayamadım Ömrümce bir tek gün derdim bitmedi Ağlamak istedim ağlayamadım Ekmeği, toprağı; havası, suyu Her şey aleyhime dünyanın huyu Çektim ıstırabı bir ömür boyu Ağlamak istedim ağlayamadım Hasretle, çileyle, dert ile yaşa Ruhumda bitmedi bu kör karmaşa Aşktan ümitlerim çıkınca boşa Ağlamak istedim ağlayamadım Mutluluk ümidim düşünce dilden Bir farkım kalmadı kuru bir daldan Tükenmiş gözyaşım ne gelir elden Ağlamak istedim ağlayamadım BU GÜNÜM DE BÖYLE GEÇTİ Sonu gelmez yalnızlığım Kalbimde bin yara açtı Yine kaldım tek başıma Bu günüm de böyle geçti Değişmedi kara yazım Hiç dinmedi yürek sızım Mutsuzum yine mutsuzum Bu günüm de böyle geçti Kolum kanadım kırıldı Mahşer hesabım soruldu Yoruldu gönlüm yoruldu Bu günüm de böyle geçti Ben yürürken yavaş yavaş Çaresizce soldu güneş Sabah bir hoş akşam sarhoş Bu günüm de böyle geçti Emrullah Bedir SEN YÜZÜME GÜLÜNCE Aşka yelken açar gönlüm Sen yanıma gelince Mutluluktan uçar gönlüm Sen yüzüme gülünce Kara bulutlar dağılır Hayat sevincim çoğalır Dağlar önümde eğilir Sen yüzüme gülünce Ne derdim ne tasam kalır Saat durur gün azalır Aşkın beni benden alır Sen yüzüme gülünce Keşke ben hep senle kalsam Bir an bile ayrılmasam Kaybolur her derdim tasam Sen yüzüme gülünce Emrullah Bedir KÖRDÜĞÜM Ayrılık var çile var Her sevgide gördüğüm Kötü şansım dönmeden Çözülmez bu kördüğüm Bağlanmışım yürekten Tükendim beklemekten Beter oldum ölmekten Çözülmez bu kördüğüm Gönül ferman bilmedi Sabır çare olmadı Bir çıkar yol kalmadı Çözülmez bu kördüğüm Yıllar insaf etmeden Acı hasret bitmeden Can bedenden gitmeden Çözülmez bu kördüğüm Emrullah Bedir HAYDİ BİRAZ GÜLÜMSE Her gün yeni bir umut Kalpten seven herkese Bırak derdi, tasayı Haydi biraz gülümse Gizemli tek heceye Işıl ışıl geceye Can taşıyan her şeye Haydi biraz gülümse Pırıl pırıl güneşe Aşkla yanan ateşe Eşe, dosta, kardeşe Haydi biraz gülümse Mahzenlere taşınma Derin derin düşünme Bir an bile üşenme Haydi biraz gülümse Emrullah Bedir SARIKAMIŞ DAĞLARINDA Her mevsimde bir hüzün var Gül açsa da bağlarında Kuşlar bile matem tutar Sarıkamış dağlarında Kara kışta naçar kaldı Mehmetcikler şehit oldu Umutları seller aldı Sarıkamış dağlarında Kanı dondu yiğitlerin Canı yandı yiğitlerin Günü söndü yiğitlerin Sarıkamış dağlarında Bulutlar göz yaşı döker Gelincikler boyun büker Her şey sessiz bir ah çeker Sarıkamış dağlarında Ne çarık ne çorba vardı Ne mermi ne urba vardı Taşlar bile üşüyordu Sarıkamış dağlarında Nerde paşam erler nerde Bizi attın böyle derde Kan ağlattın bütün yurda Sarıkamış dağlarında Emrullah Bedir ASLA VAZGEÇEMEM Yıllar azab olsa ızdırap verse Şikayet edemem seni sevmekten Hasretin, özlemin bir ömür sürse Asla vazgeçemem seni sevmekten Yürekten bağlıyım aşka, sevgiye Bu yüzden razıyım derde, çileye Mutluluk yolunda engel var diye Asla vazgeçemem seni sevmekten Yalnızca rüyamda görsem yüzünü Hiç duyamaz olsam bir tek sözünü Bir ömür arasam, sorsam izini Asla vazgeçemem seni sevmekten Denizler çıldırsa, dağlar yarılsa Rüzgarlar, bulutlar bana darılsa Bu aşkın bedeli idam görülse Asla vazgeçemem seni sevmekten Emrullah Bedir KOŞAR GELİRİM Biraz ümit versen gel bana desen, Dağlar engel olsa aşar gelirim. Gözlerin yollarda beni beklesen, Dünya karşı dursa koşar gelirim. İki elim kanda olsa gelirim, Bin bir bela beni bulsa gelirim, Canım yarı yolda kalsa gelirim, Aşkının peşine düşer gelirim. Her nerede olsan sen kalbimdesin, Aklımda fikrimde hayalimdesin, Seviyorum diye çağırsa sesin, En mutlu duyguyu yaşar gelirim. Emrullah Bedir NEFERTİTİ Nefertiti gibi doğdun bahtıma Bir anda kuruldun gönül tahtıma Dünyada binlerce güzel varsa da Gönlümün sultanı sensin sevdiğim Mücevher dizemem yetişmez elim Padişah değilim kral değilim Benim tek servetim aşk dolu kalbim Gönlümün sultanı sensin sevdiğim Tacım olsa belki başımdan düşer Duyanlar, görenler halime şaşar İnsan yaşıyorsa aşk ile yaşar Gönlümün sultanı sensin sevdiğim Kul, köle olamam pula, paraya Merdiven çıkamam köşke, saraya Bu hayat yolunda kalsam da yaya Gönlümün sultanı sensin sevdiğim ÇOKTAN UNUTTUM Sorma anılardan, yaşananlardan Ben senin ismini çoktan unuttum Hatırlatma bana geçen yıllardan Ben senin resmini çoktan unuttum Tozlu bir albümde sarardı soldu Mutluluk vadeden rengi yok oldu Ya bir rafta ya da mazide kaldı Ben senin resmini çoktan unuttum Bir zaman elimde dolaştı durdu Tesellim olurdu, çarem olurdu Yazık ki gönlümü boş yere yordu Ben senin resmini çoktan unuttum Emrullah Bedir HOŞLANIYORUM Gülüşün baharım bakışın yazım Kara gözlerinden hoşlanıyorum Sevmek tek niyazım aşk alın yazım Güzelim ben senden hoşlanıyorum Kalbime saplandı kirpiğin kaşın Ne çıkar birazcık küçükse yaşın Mutlu hayalinde hep beni düşün Güzelim ben senden hoşlanıyorum Ümidim, neşemsin gündüz gecemde Gülüm, menekşemsin gönül bahçemde Şiirim, şarkımsın mutlu hecemde Güzelim ben senden hoşlanıyorum Emrullah Bedir SANA KANIM KAYNIYOR Gel yanağı gamzelim Gel beraber gezelim Anla beni güzelim Sana kanım kaynıyor Güzelsin çok güzelsin Herkesten çok özelsin Gönlümde coşkun selsin Sana kanım kaynıyor Sen de gülümse bana Atma beni yabana Yaşayalım can cana Sana kanım kaynıyor Hayat seninle başka Düşürdün beni aşka Sarılıp öpsem keşke Sana kanım kaynıyor Emrullah Bedir SANA GELMEK İSTİYORUM Hasretin alacak son nefesimi Ümidim bitiyor, ben bitiyorum Kalbinde hissedip dinle sesimi Ben sana gelmeyi çok istiyorum Şu dağlar, denizler çöller yol verse Gönlüm kavuşmaya ihtimal görse Razıyım yolculuk bir ömür sürse Ben sana gelmeyi çok istiyorum Ömrümü tüketti zalim ayrılık Çekilir dert değil bunca yalnızlık Yok başka çıkar yol, başka mutluluk Ben sana gelmeyi çok istiyorum Emrullah Bedir MUTLU DEĞİLİM Uzaktan bakınca yüzüm gülse de Fırtına kopuyor benim içimde Yüreğim sevgiyi buldum dese de Sensiz bu dünyada mutlu değilim Gündüzüm geceme karıştı sanki Hasretin ölümle yarıştı sanki Yüreğim acıya alıştı sanki Sensiz bu dünyada mutlu değilim Her adım bir mezar her yol uçurum Ne kavuşurum ben ne unuturum Dinmiyor gözyaşım kan ağlıyorum Sensiz bu dünyada mutlu değilim Beste: Kelami Akdemir KALBİN VARSA Sevme seni sevmeyeni Ah çekersin eyvah dersin Anlamaz ki kimse seni Kalbin varsa kaybedersin Üç kuruş pul Leyla oldu Mecnun çölde unutuldu Gerçek aşkın rengi soldu Kalbin varsa kaybedersin Özlesen de kimse bilmez Beklesen de kimse gelmez Yıllar boyu yüzün gülmez Kalbin varsa kaybedersin Aşka saygı duyan mı var Candan sevsen neye yarar Gözün ağlar gönlün yanar Kalbin varsa kaybedersin Emrullah Bedir BU AKŞAM Bekledim bekledim yine gelmedin Elimde çiçekler soldu bu akşam Çektiğim hasreti, derdi bilmedin Yüreğim hüzünle doldu bu akşam Gökyüzü maviden sarıya döndü Ses seda kesildi, ışıklar söndü Ömrümde yaşanan en acı gündü Yüreğim hüzünle doldu bu akşam Kaderim seninle değişir sandım Vefasız aşkına boş yere yandım Ağlasın gözlerim yine aldandım Yüreğim hüzünle doldu bu akşam Emrullah Bedir YAŞANMIYOR SİVAS SENSİZ İstasyonda yürüyorum Hayalini görüyorum Yine seni arıyorum Yaşanmıyor Sivas sensiz Gel sevdiğim dön gel bana Kıyma seni seven cana Dön gel aşkın diyarına Yaşanmıyor Sivas sensiz Dört Eylül’de tanışmıştık Her gün aşkı konuşmuştuk Çok sevmiştik kaynaşmıştık Yaşanmıyor Sivas sensiz Hasretinden gönlüm deli Yüzüm gülmez sen gideli Kızılırmak hüzün seli Yaşanmıyor Sivas sensiz YÜREĞİMDE SAKLADIM Gözlerim hep yollarda Çaresizce bekledim Seni hiç unutmadım Yüreğimde sakladım Sözlerini ismini Gülümseyen resmini Her halinle ben seni Yüreğimde sakladım Çok özledim sesini Sımsıcak nefesini Kaç yıl oldu ben seni Yüreğimde sakladım Dönüp gel diye bana Yalvardım yaradana Aşkına kana kana Yüreğimde sakladım YÜREK DAYANMAZ Hasretin yüzünden kalsam da zorda Hep seni düşündüm yazda baharda Şu gönlüm ölmeye razı olur da Senden ayrılmaya yürek dayanmaz Sevincim köz olur özümde benim Tebessüm kaybolur yüzümde benim Yapraklar dökülür yazımda benim Senden ayrılmaya yürek dayanmaz Yokluğun yanında ölüm nedir ki Her şeye razıyım dön gel yeter ki Yolunu beklemek öyle çok zor ki Senden ayrılmaya yürek dayanmaz SENDEN UZAKTA Sevgiyi bölemez ne tank ne füze Kalbimde sen varsın ayrı kalsak da Sirenler çalarken sevincimize Mutlu olamadım senden uzakta Bir yanım Kahire, bir yanım Bağdat İçim kan ağlıyor yirmi dört saat Aşkın bir dert ise hasretin bin dert Mutlu olamadım senden uzakta Haince vuruldu masum çocuklar Şam yine kan gölü Halep’te yas var Ben de yaralıyım Felluce kadar Mutlu olamadım senden uzakta Sanki şu yüreğim Basra Körfezi Ağlasam gözyaşım yakar denizi Gönlümün şehrinde bin mermi izi Mutlu olamadım senden uzakta Her yokuş sonunda iner bir düze Her gece mecburen döner gündüze Gün gelir Yaratan yol verir bize Huzur bulamadım senden uzakta SENDEN ÖĞRENDİM Heceyi, sözcüğü, bütünü, babı Hesabı, kitabı, akla hitabı Cenneti vaadeden üstün sevabı Canım öğretmenim senden öğrendim Yarına ümitle bakabilmeyi Karanlığa ışık yakabilmeyi Gönülden gönüle akabilmeyi Benim öğretmenim senden öğrendim Haklının yanında sağlam durmayı Vatana, millete kafa yormayı Zalime, zorbaya hesap sormayı Canım öğretmenim senden öğrendim Sina’ya Yıldırım çakabilmeyi İstanbul’a Fatih çıkabilmeyi Dünyaya il diye bakabilmeyi Benim öğretmenim senden öğrendim SENDEN HABERSİZ Aşka tövbe etsem neye yarar ki Gönlüme doluyor senden habersiz Yıllardır içimde bir duygu var ki Seni seviyorum senden habersiz Sen çiçek toplarken yaban ellerde Ben Mecnun gibiyim ıssız çöllerde Ah bir görsem diye gözüm yollarda Seni seviyorum senden habersiz Bilsen seni nasıl özlediğimi Uzaktan uzağa gözlediğimi Çözemez hiçbir güç bu kördüğümü Seni seviyorum senden habersiz SENDEN BEKLEDİM Kalbimde sakladım seni sır gibi Aşkımı, sevgimi söyleyemedim Çözemedim gitti nedir sebebi Ben hep ilk adımı senden bekledim İhtimal vermezdim ayrı kalmaya Elim mecbur şimdi sensiz olmaya Hakkım yok kimseye hata bulmaya Ben hep ilk adımı senden bekledim Sen de çok sevmiştin hissediyordum Nasıl olsa bir gün söyler diyordum Ne yapsam ne etsem bilemiyordum Ben hep ilk adımı senden bekledim Hâlâ hatırımda okul yılları Sen şiir okurdun ben masalları Beraber yürürken bütün yolları Ben hep ilk adımı senden bekledim Ömrümde yalnızca kar mevsimi var Sensiz yaşamadım ne yaz ne bahar Saçlarım ağardı, gözlerim ağlar Ben hep ilk adımı senden bekledim SAVAŞ VAR Pasifik’ten Çin’e her yer kaynıyor Savaş var, savaş var, yine savaş var Bu kanlı oyunu Batı oynuyor Semayı füzeye bıraktı kuşlar Yazık ki üst değer petrol ve benzin Tükendi insanlık, ne kadar hazin Tüm dünyayı sardı nefret, kan ve kin Bir savaş bitmeden diğeri başlar Suriye, Filistin, Mısır yanıyor Arakan, Türkistan, Kırım kaynıyor Ateşin harına bahar deniyor Bir düşün kardeşim kim kimi taşlar Siyonist kafada en temel amaç Ötekini yok et, kendine yer aç Terörle işliyor bu alçak süreç Kana hiç doymuyor vampir ayyaşlar Demokrasi deyip uyuştur, uyut Bütün kaynakları kökünden kurut Batı’nın yöntemi adi tasallut Huzur bırakmadı vahşi sarhoşlar Asala, Haganah bomba atıyor Haçlı artıkları alkış tutuyor Türkler ne yaparsa göze batıyor İstemezük diyor melez berdoşlar Birlik yok, dirlik yok, mukavemet yok İslam dünyasında kan oluk oluk Ne çıkar tankları taşlasa çocuk Toprağa düştüler yetim naaşlar Kendine gel artık ey ehli iman Vahdet farz, cihat farz gafletten uyan İslama kayıtsız kaldığın zaman Sırtlanlar, çakallar zulmü alkışlar Küfrün can evinde ateş yanmadan, Ufuklar tekbirle aydınlanmadan Ordular zaferle geri dönmeden Sanmam bu savaşlar biraz yavaşlar Kardeşlikten başka her yol nafile Selamla, sevgiyle haydi el ele Mü’minler yürüsün özgür menzile Ağlayan gözlerde son bulsun yaşlar KORK ALLAHTAN KORKMAYANDAN Onun yolu cehennemdir Sen hep yürü öte yandan Aman dikkat! Çok elzemdir Kork Allah’tan korkmayandan Elinde şer, dilinde şer Çalar çırpar üçer beşer Hiç düşünmez nedir mahşer Kork Allah’tan korkmayandan Yüce Hak’ka secde etmez İnsanlara kini bitmez Dürüstlüğe aklı yetmez Kork Allah’tan korkmayandan Kul hakkına saygı duymaz Şu dünyayı yese doymaz İnsanları sevip saymaz Kork Allah’tan korkmayandan Çağırsan da yola gelmez Edep erkan zaten bilmez Bir sözüne güvenilmez Kork Allah’tan korkmayandan Konuşursan dinden eder Danışırsan candan eder İnan seni senden eder Kork Allah’tan korkmayandan Dost görünen sinsidir o Lanet şeytan cinsidir o Hain, nankör, asidir o Kork Allah’tan korkmayandan UMUTSUZ GECE Damarımda kan mı, zaman mı durdu? Bu umutsuz gece hiç bitmeyecek mi? Her saniye bir yıl, bin asır gibi; Gözümden karanlık gitmeyecek mi? İnsanlar göçtü mü, herkes nerede? Neden bir kimse yok bütün şehirde? Alışmak imkansız yıllar geçer de Yalnızlık korkusu bitmeyecek mi? Bir hal şarkısı ki sessiz, sedasız. Nağmeler neşesiz, yorgun, manasız. Bana bu geceler hep acımasız! Bir defa merhamet etmeyecek mi? Sevgi bir hayalmiş, mutluluk yalan. Acı var, hasret var yıllardan kalan Aklımda bir soru her dem sorulan Ömrüm bu sabaha yetmeyecek mi? Zaman çok yaklaştı sona gelmeye. Takatim kalmadı nefes almaya, Tan vakti başladı güneş solmaya. Üstümü kimseler örtmeyecek mi? KENDİMİ BULDUM Şark bülbüllerinin nidalarında Hecemi, sözümü, bendimi buldum Aşkın büyüsü var sedalarında Ben bu şarkılarda kendimi buldum Yemen’den, Umman’dan selam gibiler Asırlar boyunca sılam gibiler Çölden esip gelen ilham gibiler Ben bu şarkılarda kendimi buldum Sanki benim sesim, benim nefesim Kimi tek tesellim, kimi hevesim Her güfte, her beste yaşama hissim Ben bu şarkılarda kendimi buldum Nil’in deltasından taştı geldiler Yasak mesafeler aştı geldiler Kardeş beldelerden coştu geldiler Ben bu şarkılarda kendimi buldum Özgün nağmeleri canımda candır Yürekten sesleri kanımda kandır Tarab melodiye gönlüm mekandır Ben bu şarkılarda kendimi buldum Kara günde akçe gibi şarkılar Kalpten bir dilekçe gibi şarkılar Dilimde öz Türkçe gibi şarkılar Ben bu şarkılarda kendimi buldum KARANLIK YÜZYIL Karanlık yüzyılda doğduk yazık ki Geceyi arattı sabahlarımız Suçumuz, hatamız o kadar çok ki Güneşi kararttı günahlarımız Körpecik çocuklar denize battı Anneler ekmeğe gözyaşı kattı Mülteci umutlar çaresiz bitti Saçları ağarttı eyvahlarımız Ne kardeşlik kaldı ne de insanlık Kalpleri kanattı kin ve düşmanlık Her günün sonunda bin bir pişmanlık Suç sayılır oldu mübahlarımız Ölümcül acılar bitmedi gitti Huzur iflas etti güven de bitti Sevgi kan kaybetti aşk kan kaybetti Ağır yara aldı cenahlarımız Hala yok olmadık madem ki varız Yıkılan her şeyi yine yaparız Ne ayrı kalırız ne de koparız İnşallah düzelir izahlarımız KALAMADIM Kİ Düşmemiş ne çıkar adım sicilden Yaşamaya bir yol bulamadım ki Hasretin bir farkı var mı ecelden Ben sensiz bir nefes alamadım ki Ayrılık derdini getirdi yıllar Aşktan ümidimi bitirdi yıllar Aldı sevincimi götürdü yıllar Ben sensiz hiç mutlu olamadım ki Çile var matem var böyle her günde Sürgünde gibiyim sanki sürgünde Sen hoşça kal dedin geçip gittin de Dilediğin gibi kalamadım ki İSTANBUL’U SEVİYORUM Gecesinde gündüzünde Ne mutlu bana diyorum Bir eşi yok yeryüzünde İstanbul’u seviyorum Yaşıyorum doya doya Her semti bir başka dünya Bu şehirde sen varsın ya İstanbul’u seviyorum Deniz gibi gözlerinde Saçlarının her telinde Yedi tepe üzerinde İstanbul’u seviyorum Masal gibi yıllarını Aşka giden yollarını Surlarını sırlarını İstanbul’u seviyorum Bülent Nuran - Beste HEYECANLANDIM Sanki bir sihir var bakışlarında Kirpiğin kalbimi delecek sandım Nasıl da karşıma çıktın bir anda Ben seni görünce heyecanlandım Yüreğim sevindi, ümidim coştu Bütün duygularım bendini aştı Ellerim titredi, dilim dolaştı Ben seni görünce heyecanlandım Gözlerin aklımı başımdan aldı Eşsiz güzelliğin kalbimi çaldı Aşkın alev alev gönlüme doldu Ben seni görünce heyecanlandım EmRullah Bedir GERİ GETİRİN Büyüyünce geçer zor günler derdim Şimdi ıstırabım çok daha derin Masallar okurken ümitlenirdim Bana çocukluğmu geri getirin Canımı yakmazdı aşkın acısı Bilmezdim ne demek hasret sancısı Şimdi yolcu gitti gönlüm hancısı Bana çocukluğmu geri getirin Tarladan dönerdim bedenim yorgun Gülmeyen günlere yüreğim kırgın Yine de değildim hayata dargın Bana çocukluğmu geri getirin Yarınlarda ümit aramıyorum Kaf Dağı nerede soramıyorum Artık hayal bile kuramıyorum Bana çocukluğmu geri getirin Derede, tepede çoban olsam da Kuzular melerken hüzün dolsam da Oyun oynamasam, yalnız kalsam da Bana çocukluğmu geri getirin Ömrümden azalan manasız yıllar Çıkmaz sokaklarda kaybolan yollar İnsanlıktan yoksun vefasız kullar Bana çocukluğmu geri getirin ÇOK SULAR GEÇTİ Bunca zaman sonra sevsen ne fayda Mevsimler sarardı son kuşlar göçtü Hala aklın fikrin düğün, halayda Köprünün altından çok sular geçti Yıllar yaşlanırken yollar kapandı Mutlu hayalime hançer saplandı Ömrüm can çekiyor millet toplandı Köprünün altından çok sular geçti Yaprakları soldu bahar, yazların Büyüsü kayboldu aşktan sözlerin Pişmanım dese de dilin gözlerin Köprünün altından çok sular geçti Kaybolan umutlar geriye gelmez İmkanı yok artık yüzümüz gülmez Çeşmeler aksa da tasımız dolmaz Köprünün altından çok sular geçti ÇOK BEKLİYORUM Gözümde yılların uykusuzluğu Her gece derdime dert ekliyorum Hasretin içimde çöl susuzluğu Sevgilim ben seni çok bekliyorum Son hatıra resmin her gün elimde Bir hüzün şarkısı kaldın dilimde Sanma ki gidince soldun gönlümde Sevgilim ben seni çok bekliyorum Gözlerim yollarda ah gelsen derim Mecnun’dan, Leyla’dan daha beterim Sen yoksun güneşe hüzün örterim Sevgilim ben seni çok bekliyorum Peşinden ağlamak kaderim oldu Ömür bir rüzgarmış çabuk savruldu Senin hasretinden gönlüm kavruldu Sevgilim ben seni çok bekliyorum Emrullah Bedir ÇİN İŞKENCESİ Ezanı, Kur’anı susturuyorlar Haddini çok aştı şu kızıl tuğyan Yaşlıyı, çocuğu kıstırıyorlar Mazlum tutsak olmuş zulüm gardiyan Ana kucağında şehit bebekler Türk avına çıkmış hain köpekler Dedeler, nineler bir imdat bekler Sağır mı olduk biz yok mu bir duyan Ciğeri deliyor mağdurun sesi Akıllara zarar Çin işkencesi Kimseler sormuyor bu neyin nesi Dayanabilirsen yüreğim dayan Türk isen suçlusun, kalleşçe hüküm Zirveye ulaşmış ırkçı tahakküm Ölümcül kamplarda insanlık mahkum Kör müsün ey dünya bu ne hezeyan Çekici, orağı kan döken illet Soykırım suçları gündelik zillet İhanet, rezalet, kahpe cinayet Dünya görmese de Allah’a ayan Uygur toprakları ölüm ekili Gökbayrak gönderde mahsun dikili Azılı katiller Mao vekili Bir çözüm değil ki silahsız beyan Tanrı dağlarının baharı söndü Çungarya mülteci kampına döndü Anayurt büsbütün yasa büründü Buna sessiz kalmak ömrüme ziyan Türkistan yetim mi, düştü bu derde Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar nerde Çin yine yenilir, yine gider de Öz kardeş değil mi yalnız ağlayan Hainler katliam planı kurdu Vatanı, milleti yürekten vurdu Nerde Çin Seddi’ni ördüren ordu Atlı akıncılar kalır mı yayan Bozoklar, üçoklar gerilecektir Çin’e bir ders daha verilecektir Türk ruhu Asya’da dirilecektir Yeter ki milletim gafletten uyan MÜSLÜMAN ARAPLARA SESLENİŞ Kaşımız, gözümüz farklı olsa da Neşemiz, ahımız bir değil midir? Yıllardır resmimiz ayrı kalsa da Bizim cenahımız bir değil midir? Talas’ta tarihi destan yazardık Kudüs’te Haçlıya mezar kazardık Hain tuzakları derhal bozardık Bizim silahımız bir değil midir? Yüreğe közledik şehit Asım’ı Özledik Memun’u ve Mutasım’ı Yeniden kuralım gel Avasım’ı Bizim felahımız bir değil midir? Sen yokken Paris’e döndü kıblemiz Coni’yi medeni sandı cümlemiz Atina patentli bütün imlamız Bizim eyvahımız bir değil midir? Tevhitten ayrıldık söndü günümüz Şam’da, Kahire’de yandı canımız Kan gölüne döndü dört bir yanımız Bizim günahımız bir değil midir? Gözler ama ise suç mu güneşe Tövbesiz nefisler düşer ateşe Nasıl yüz çevirir kardeş kardeşe Bizim ıslahımız bir değil midir? Urumçi’de aktı yine kanımız Haince vuruldu Arakan’ımız Tarihte kayboldu üstün yanımız Bizim iflahımız bir değil midir? Beraber aşardık sıra dağları Beraber yaşardık altın çağları Yazık ki kuruttuk yeşil bağları Bizim refahımız bir değil midir? Ezan bir, Kur’an bir, imanımız bir Mü’minler kardeştir, düşman değildir Yeter şu bitmeyen tefrika nedir? Bizim ilahımız bir değil midir? BEN SADECE MÜSLÜMANIM Puta, tağuta tapamam Hak’ka feda olsun canım Başka bir yola sapamam Ben sadece Müslümanım İslam’a imanım kesin Müşrikler ne derse desin Dini kendine herkesin Ben sadece Müslümanım Yüce Kuran bana imam Başka bir kitap tanımam Var mı daha büyük makam Ben sadece Müslümanım Haçlı artığı kelime Pelesenk olmaz dilime Kavram, terim, sözlerimle Ben sadece Müslümanım Tek önderim Rasulullah Fikrim, zikrim yüce Allah İnil hukmu illa lillah Ben sadece Müslümanım Zillete selam duramam Millete hançer vuramam Batılda hikmet aramam Ben sadece Müslümanım Nisyan ile malul akıl Çölde kum denizde çakıl Ulil elbab değil her kul Ben sadece Müslümanım Fani ömür sınır aşmaz Kuru dere dağdan taşmaz Beşer şaşar Rahman şaşmaz Ben sadece Müslümanım Nerde ezan orda vatan Fark etmez Bosna, Türkistan Talas ayrılmaz Sivas’tan Ben sadece Müslümanım Oğuz Kayı boyundanım Saltuk Buğra soyundanım Ebu Vakkas huyundanım Ben sadece Müslümanım Ne şucu ne de bucuyum Ne harami, ne falcıyım Hak’ka aşık bir yolcuyum Ben sadece Müslümanım Sürgün olsam belde belde Susuz kalsam ıssız çölde Hem dilde hem de gönülde Ben sadece Müslümanım FIRAT YILMAZ UNUTULMAZ Müsterih ol Türk milleti Şehit kanı yerde kalmaz Elbet gelir hesap vakti Fırat Yılmaz unutulmaz Bilmese de akl-ı beşer Şehit ölmez, mutlak yaşar Yüce şanı çağlar aşar Fırat Yılmaz unutulmaz Ürkütemez bizi illet Korkutamaz bizi zillet Var oldukça yüce millet Fırat Yılmaz unutulmaz Onun eli elimizdir Onun dili dilimizdir Onun yolu yolumuzdur Fırat Yılmaz unutulmaz Hak Tala’dan geldi destur Kısas bizde tek esastır Terzi gelsin kefen kestir Fırat Yılmaz unutulmaz Kalbimizde iman, Kuran Hedef Turan hem de cihan Şahit olsun yüce Rahman Fırat Yılmaz unutulmaz Dalga dalga coşarız biz Akdeniz’den taşarız biz Yedi kıta aşarız biz Fırat Yılmaz unutulmaz Her şafakta doğacağız Ecel olup yağacağız Çakalları boğacağız Fırat Yılmaz unutulmaz Dün Bizas’ı kalpten vurduk Hain Persi yere serdik Sanmayın ki bugün durduk Fırat Yılmaz unutulmaz Gökte güneş solmadıkça Şerrin sonu gelmedikçe Hak yerini bulmadıkça Fırat Yılmaz unutulmaz Ey kan içen sefil cani İhanetin değil yeni Biz biliriz efendini Fırat Yılmaz unutulmaz Gözü kara özümüz var Sultan Mehmet yüzümüz var Allah şahit sözümüz var Fırat Yılmaz unutulmaz Yüreğimiz Hak’ka bağlı Rakip değil bize dağlı Binlerce genç Çakıroğlu Fırat Yılmaz unutulmaz Yumruğu sıkar geliriz Roma’yı yakar geliriz Dünyayı yıkar geliriz Fırat Yılmaz unutulmaz KALBİMİ GÖNDERİYORUM Nasıl da özledim bir bilsen seni Hasretin yüzünden can veriyorum Şu fani dünyada tek servetimi Ben sana kalbimi gönderiyorum Bu aşkın bedeli ecelse şayet Gelir son nefesim kopar kıyamet Şu dağlar, denizler, yıldızlar şahit Ben sana kalbimi gönderiyorum Umudum kalmadı seni görmeye Hevesim olmadı sefa sürmeye İster hatıra say ister hediye Ben sana kalbimi gönderiyorum Selamı, sevgiyi rüzgara kattım Yazdığım mektubu denize attım Sahilde ol diye bir dilek tuttum Ben sana kalbimi gönderiyorum SEVMEK İÇİN DOĞMUŞUM Dünyanın serveti kendine kalsın Gönül köşküm için benim savaşım İsterse ömrümün cezası olsun Ben seni çok sevmek için doğmuşum Varlığın mutluluk yokluğun hasret Senden ayrılmaktır bence kıyamet Aşkını yaşamak olursa kısmet Ben seni çok sevmek için doğmuşum Kıt kanaat olsa ekmeğim aşım Acıyla yoğrulsa baharım, kışım Sabahı beklerken solsa güneşim Ben seni çok sevmek için doğmuşum Emrullah Bedir YOLLARINI GÖZLÜYORUM Bir resmine baka baka Seni her gün özlüyorum Hasretini çeke çeke Yollarını gözlüyorum Çok üzgünüm yoksun diye Can dayanmaz beklemeye Ömrüm geldi geçti böyle Yollarını gözlüyorum Yüreğimde hüzün seli Aklım mecnun gönlüm deli Yıllar oldu sen gideli Yollarını gözlüyorum Özlüyorum özlüyorum Ben seni çok özlüyorum Hasretini çeke çeke Yollarını gözlüyorum YETİMİN GÖZLERİ Yetimin gözleri kömür karası Küçücük kalbinde hicran yarası Maden ocağında kaldı babası Acılar içinde ağlıyor şimdi Hani umuttun sen ah kara elmas Yüzlerce can aldın biter mi bu yas Yanıyor Edirne, Ardahan, Sivas Ateşin kalpleri dağlıyor şimdi Ağıtlar yakıyor garip anası Eve dönemedi gönül sevdası Ekmek parasının bu mu manası Başına karalar bağlıyor şimdi Madenci yürüdü yüce mevlaya Feryatlar yükseldi arş-ı alaya Sabır ver Allah’ım dertli sılaya Gözler pınar gibi çağlıyor şimdi. Emrullah Bedir GEÇ KALMADIN MI? Yıllar sonra beni arıyorsun da Bu aşkı bitiren sen olmadın mı Perişan halimi soruyorsun da Bunca dert getiren sen olmadın mı Terk edip gitmiştin sessiz sedasız Kaç mevsim değişti düşün vefasız Bin pişman olsan da artık faydasız Beni yalnızlığa sen salmadın mı Sanma sen gelince çiçekler açtı Şu gönül bahçemden serçeler uçtu Vaktinde nerdeydin, iş işten geçti Çok sevdim demeye geç kalmadın mı GEL GÜZELİM HOŞGELDİN Ömrümün baharında Güneş gibi yükseldin Can oldun sen canımda Gel güzelim hoş geldin Haber salmadan geldin Kapı çalmadan geldin Akşam olmadan geldin Gel güzelim hoş geldin Hayal misin gerçek mi Yaprak mısın çiçek mi Şans bize gülecek mi Gel güzelim hoşgeldin Şükür beni buldun sen Yüreğime doldun sen En sevdiğim oldun sen Gel güzelim hoş geldin Emrullah Bedir ELVEDA DEDİĞİN İÇİN Martılar Boğaz’da çığlık atıyor Sormadın bu feryat bu hüzün niçin Çamlıca ağlıyor, güneş batıyor Sen bana elveda dediğin için Ayrılık kararın ecelim oldu Mutluluk hayalim yarıda kaldı Bu akşam başıma felaket geldi Sen bana elveda dediğin için İçimde öyle bir derin duygu var Ben seni sevmiştim İstanbul kadar Yıkıldı Kadıköy yandı Üsküdar Sen bana elveda dediğin için Esti hasret yeli nefesi kesti Sokaklar, caddeler hayata küstü Koptu kıyametim bu akşamüstü Sen bana elveda dediğin için DALINDA KALSIN Bülbüle kıyılmaz gül koparılmaz Sevene saygıyı her insan bilsin Aşkı yaza yaza tarih yorulmaz Lale devri alem bir şarkı çalsın Yağmur billur billur düşsün yaprağa Yaşama sevinci versin toprağa Harika bir duygu ahenkli doğa Defne kaderimde neşeyi bulsun Öyle eşsiz güzel gönlümün hası Mis kokan mucize baharın süsü Ömrümü doldursun aşkın büyüsü Papatya kalbime mutluluk salsın Kuşlar, kelebekler uçsun başında Eşsiz bir zerafet var duruşunda Solmasın dağların sarp yokuşunda Menekşe aklımı başımdan alsın Karanfil, yasemin yürekte inci Taç yaprakta gizli hayat sevinci Hepsi de çok güzel hepsi birinci Bırakın çiçekler dalında kalsın YAŞARIM Varsın hiç gülmesin şu garip yüzüm Derdimi içime atar yaşarım Fark etmez geceye dönsün gündüzüm Akşamı sabaha katar yaşarım Yağmuru beklerken ömrüm çöl olsa Kuru fırtınayla gönlüm savrulsa Bu ümitsiz aşktan gençliğim solsa Baharı hazana katar yaşarım İhtimal yok ise mutlu olmaya Ne gerek hayalde aşkı bulmaya Madem ki mecburum yalnız kalmaya Hasreti vuslata katar yaşarım Ne çıkar dünyayı dönmüyor bilsem Ne çıkar aklımdan yarını silsem Fark etmez her nefes yeniden ölsem Eceli canıma katar yaşarım GEL BANA BİR ŞARKI SÖYLE Sahildeyim yine sensiz Bu yalnızlık nedir böyle Gecem ıssız, deniz sessiz Gel bana bir şarkı söyle Gözlerime baka baka Yüreğimi yaka yaka Çıkar yol yok aşktan başka Gel bana bir şarkı söyle Bu geceden bir yıldız çal Saçlarını rüzgara sal Sabaha dek yanımda kal Gel bana bir şarkı söyle Nakaratı sevgi olsun Nağme nağme kalbe dolsun Mutlu bir melodi çalsın Gel bana bir şarkı söyle GEL GÜZELİM HOŞGELDİN Ömrümün baharında Güneş gibi yükseldin Can oldun sen canımda Gel güzelim hoş geldin Haber salmadan geldin Kapı çalmadan geldin Akşam olmadan geldin Gel güzelim hoş geldin Hayal misin gerçek mi Yaprak mısın çiçek mi Şans bize gülecek mi Gel güzelim hoşgeldin Şükür beni buldun sen Yüreğime doldun sen En sevdiğim oldun sen Gel güzelim hoş geldin Emrullah Bedir GERİ GETİRİN Büyüyünce geçer zor günler derdim Şimdi ıstırabım çok daha derin Masallar okurken ümitlenirdim Bana çocukluğmu geri getirin Canımı yakmazdı aşkın acısı Bilmezdim ne demek hasret sancısı Şimdi yolcu gitti gönlüm hancısı Bana çocukluğmu geri getirin Tarladan dönerdim bedenim yorgun Gülmeyen günlere yüreğim kırgın Yine de değildim hayata dargın Bana çocukluğmu geri getirin Yarınlarda ümit aramıyorum Kaf Dağı nerede soramıyorum Artık hayal bile kuramıyorum Bana çocukluğmu geri getirin Derede, tepede çoban olsam da Kuzular melerken hüzün dolsam da Oyun oynamasam, yalnız kalsam da Bana çocukluğmu geri getirin Ömrümden azalan manasız yıllar Çıkmaz sokaklarda kaybolan yollar İnsanlıktan yoksun vefasız kullar Bana çocukluğmu geri getirin VURGUN Peşin sıra yer yüzünde Koşup giden gönlüm yorgun Ben bu aşkın denizinde Vurgunum vurgun! Bakışına, gülüşüne Salınarak gelişine İnan senin her haline Vurgunum vurgun! İstersen gel bağrımı del İstersen bu canımı al Sana yalnız aşık değil Vurgunum vurgun! Nehir gibi gözlerine Aşka yemin sözlerine İşven ile nazlarına Vurgunum vurgun! VELHASIL KELAM Dağlara, taşlara, uçan kuşlara Selam olsun benden binlerce selam Yolumu sürsen de hep yokuşlara Bugün çok mutluyum velhasıl kelam Kalbimi bir anda düşürdün aşka Virane gönlümü çevirdin köşke İnşallah Yaratan dedirmez keşke Bugün çok mutluyum velhasıl kelam Bakışın, duruşun, her halin özel İsmin dudağımda kaside, gazel Yaşamak ne güzel, sevmek ne güzel! Bugün çok mutluyum velhasıl kelam Şark yıldızı gibi gülümser yüzün Gözlerinde gizli en güzel sözün Benimle yaşansın gecen gündüzün Aşktan umutluyum velhasıl kelam ÖMRÜM AĞLADI Engel tanımadan geçerken zaman Sana hasret gönlüm beni bağladı Gündüzde, gecede bezdim canımdan Ben doğdum doğalı ömrüm ağladı Haftalar ay oldu, aylar da sene Yıllarım maziye karıştı yine Nem mümkün sevinmek doğduğum güne Ben doğdum doğalı ömrüm ağladı Mülteci gibiyim nerede olsam Kimse umursamaz çaresiz ölsem Bin bedel öderim bir kere gülsem Ben doğdum doğalı ömrüm ağladı SANA KANIM KAYNIYOR Gel yanağı gamzelim Gel sahilde gezelim Anla beni güzelim Sana kanım kaynıyor Güzelsin çok güzelsin Herkesten çok özelsin Gönlümde coşkun selsin Sana kanım kaynıyor Sen de gülümse bana Atma beni yabana Yaşayalım can cana Sana kanım kaynıyor Hayat seninle başka Düşürdün beni aşka Sarılıp öpsem keşke Sana kanım kaynıyor GÖRMÜYOR MUSUN? Aşkı arıyorsun yaban ellerde Sen beni kalbine sormuyor musun Yalnız yürüyorsun bütün yollarda Sen seni seveni görmüyor musun? Adını kalbime yazdığım halde Resmini odama çizdiğim halde Yıllardır peşinde gezdiğim halde Sen seni seveni görmüyor musun? Aşkına yanarken bu can bu beden Bakar kör gibisin yüzüme neden Geçip gidiyorsun selam vermeden Sen seni seveni görmüyor musun? ISLANACAĞIM Yıldırımlar ışık, yüreğim aşık Hasretin rengine yaslanacağım Gözlerimde yaşlar sele karışık Bu gece yağmurda ıslanacağım Sokak lambaları hüzün salarken Yalnızlık peşimde gölge olurken Göklerin öfkesi beni bulurken Bu gece yağmurda ıslanacağım Sanki günahlardan arınır gibi Cehennem derdinden korunur gibi Tufanda bir salda barınır gibi Bu gece yağmurda ıslanacağım Bahtımı sararken kara bulutlar Gönlümü yakarken acı feryatlar Kaybolup giderken bütün umutlar Bu gece yağmurda ıslanacağım GECE EKSPRESİ Hücrede gibiyim ruhum daraldı Susmuyor ömrümün hüzzam bestesi Mutluluk sevincim hayelde kaldı Beni burdan götür gece ekspresi Kat kat karanlığa farları yakıp Bütün hüzünleri garda bırakıp Raylar üzerinden gündüze akıp Beni burdan götür gece ekspresi Her yerde başka bir acı hatıra Dargınım, kırgınım bu sokaklara Gitmek istiyorum başka diyara Beni burdan götür gece ekspresi Bir bilete ancak yetse de param Artık gitmem gerek yok başka çarem Madem bu şehirde yaşamak haram Beni burdan götür gece ekspresi Tek yüküm hasretim ellerim bomboş Hangi yöne gitsem yollarım yokuş Bir vefasız için şu gönlüm sarhoş Beni burdan götür gece ekspresi BULAMADIM Nasibim değilmiş üç beş ucuz pul Kaç kervan geçti de bal alamadım Aşk hüzün denizi şu gönlüm bir sal Mutlu yaşamaya yol bulamadım Zaman yaşlandıkça tükendi gücüm Ömrümü eskitti şu yürek sancım Sellere gitti de hayat sevincim Tutunacak bir tek dal bulamadım Diyordum bir engel durdurmaz beni Taşıyamaz oldum yorgun bedeni Geri getiremem candan gideni Baştan başlamaya hal bulamadım Ömrüme hasreti mekan ederim Bir lokma bir hırka yaşar giderim Ne dost ne arkadaş kime ne derim Kalbimi bilecek kul bulamadım AKŞAM OLUNCA Gölgeler büyürken güneş soluyor Yaralı kalbime hüzün doluyor Bütün ümitlerim yarım kalıyor İçim kan ağlıyor akşam olunca Ekmek paylaştığım martılar gitti Bin bir çile ile bugün de bitti Yılların hasreti beni tüketti İçim kan ağlıyor akşam olunca Sevenler el ele dilek tutarken Şarkılar hayata ahenk katarken Ben yine yalnızım güneş batarken İçim kan ağlıyor akşam olunca DİNLEYEMEDİM Ne yapsam ne etsem yüzüm gülmüyor Derde borcum mu var anlayamadım Kedersiz, tasasız günüm olmuyor Mutlu bir şarkıyı dinleyemedim Yine çok yalnızım akşam oluyor Yine gözlerime yaşlar doluyor Yine yüreğimde hüzzam çalıyor Mutlu bir şarkıyı dinleyemedim Ümidim çaresiz, sevincim yetim Hayatta kaybettim, aşkta kaybettim Her nefes başka bir mezara gittim Mutlu bir şarkıyı dinleyemedim BİR DAHA ÇALSIN İlaç gibi geldi gönül yarama Dilime takılıp kalırsa kalsın Kalbimde duyduğum sancılarıma Bırakın bu şarkı bir daha çalsın Geceme doğarken Şarkın Yıldızı Yakar yüreğimi ince bir sızı Sevip de özlemek alnımda yazı Bırakın bu şarkı bir daha çalsın Hüzünlü nağmeler gönlüme dolsun Aşkımın derdine ömrüm yoğrulsun Varsın gözyaşlarım Nil nehri olsun Bırakın bu şarkı bir daha çalsın Yolunu bekledim yollar yoruldu Gelmeyen vuslata yıllar darıldı Artık tutunduğum dallar kırıldı Bırakın bu şarkı bir daha çalsın GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR Hasret çeken bir sen misin Gözlerinden hüzün yağar Neden böyle çok üzgünsün Gün doğmadan neler doğar Yaralansan bin yerinden Sakın daha beterinden Ümit kesme kaderinden Gün doğmadan neler doğar Yorulsan da yaşamaktan Usansan da ağlamaktan Sabır dile yüce Haktan Gün doğmadan neler doğar Ezber değil alın yazın Belki yarın güler yüzün Bitmez sanma yürek sızın Gün doğmadan neler doğar Emrullah Bedir GÜN GELİR Her mevsim sonbahar benim dünyamda Döküldü yapraklar kuru dal kaldı Dün gece sen vardın yine rüyamda Hasretin gönlümü dertlere saldı Gün gelir yarınlar geçmişte kalır Şu dünya döndükçe vaktim azalır Savrulan rüzgarlar ömrümü alır Ecelden duyduğum kaygı çoğaldı Mutluluk bir hayal gelip geçici Kim bulmuş dünyada gerçek sevinci Canım bedenimde sanki mülteci Yurdum nere dedim aklım dağıldı Gün gelir gözüme karanlık dolar Dünyanın her rengi ahengi solar Meçhule karışır bütün anılar Ne mezar ne kefen benden ayrıldı GÖZLERİM Ne gençliğim kaldı ne çocukluğum Uçtu ellerimden bütün cevherim Hayal oldu gitti her mutluluğum Ağla kaderine ağla gözlerim Ölmeden okudum mezar taşımı Kaybettim dostumu, arkadaşımı Aşktan bana kalan hasret yaşımı Hüzün denizine bağla gözlerim Açmıyor çiçekler, yapraklar, güller Şu gönül bahçemde kurudu dallar Meçhulde kayboldu gittiğim yollar Sular, seller gibi çağla gözlerim Solarken ömrümde baharım yazım Kara kışa döndü gecem, gündüzüm Bak da gör aynaya ne halde yüzüm Sen de yüreğimi dağla gözlerim SONSUZ ÖZLEM Yıllar tükense de yollar bitmezmiş Yürüdüm yürüdüm sonu gelmedi Yürekten sevmeye ömür yetmezmiş Can gitti gidecek aşkım ölmedi Ayrılmam diyordum daha çocukken Kar yağdı başıma senden uzakken Bir tek resmin bile bana yasakken Seni özlemekten gönlüm yılmadı Derdimi hissetse yıldızlar söner Her acı diner de sen yanım kanar Kalbimde hasretin yandıkça yanar Közünde kavruldum çilem dolmadı Bir rüzgar misali savrulabilsem Sıra dağlar aşsam ben sana gelsem Kim bilir nerdesin ah bilebilsem Kurda, kuşa sordum gören olmadı EĞER GİDERSEN Gözümde güneşin ışığı söner Eğer ki sen bana elveda dersen Gündüzüm karanlık geceye döner Beni terk edersen, eğer gidersen Yapraklar, çiçekler, böcekler ağlar Bir ömür yas tutar bahçeler, bağlar İnan üzüntüden yıkılır dağlar Beni terk edersen, eğer gidersen Kar yağar saçıma belki bir anda Yaşlanır gençliğim kısa zamanda Belki de nefesim tükenir canda Beni terk edersen, eğer gidersen Hasretin, özlemin yürekten vurur Peşinden çağlayan ırmaklar kurur Sen uzaklaşırken şu dünya durur Beni terk edersen, eğer gidersen Emrullah Bedir EY SEVDİĞİM Ey sevdiğim sana hasret gidersem Canı benden alır zamansız ölüm Ben senin derdinden bir gün bitersem Yanına kar kalmaz ettiğin zulüm Selamı sabahı kestin sen bana Hiç bir sebep yokken küstün sen bana Can evimden vurdun kastın ne bana Köz oldu yüreğim savruldu külüm Benim de bedenim toprak olunca Gözümde dünyanın rengi solunca Mizan kurulunca mahşer gelince Yakanda olacak her iki elim YAĞ NİSAN YAĞMURU Düzeni bozuldu yaşlı kürenin Suya hasret kaldı dere, tepe, dağ Ciğeri kavruldu tüm mevsimlerin Yağ nisan yağmuru serin serin yağ Sarardı ovanın, yaylanın rengi Yüreklerde yangın cehennem dengi Gelsin ilkbaharın yeşil ahengi Yağ nisan yağmuru serin serin yağ Yeşersin çiçekler, yapraklar dallar Sevinsin Allah’a yalvaran kullar Vuslata erişsin aşk dolu sallar Yağ nisan yağmuru serin serin yağ Kurak kelimeler masalda kalsın Bulutlar mutlu bir melodi çalsın Nasırlı ellerde umut çoğalsın Yağ nisan yağmuru serin serin yağ Bülbüler, gönüller, güller solmadan Irmaklar, denizler ayrı kalmadan Toprak tohum için mezar olmadan Yağ nisan yağmuru serin serin yağ Kutlu veladete çağlayan selsin Ey sevinç gözyaşı sen ne güzelsin Öyle ferahsın ki ömre bedelsin Yağ nisan yağmuru serin serin yağ Emrullah Bedir NİL’E SESLENİŞ Ey muhteşem nehir! Selamlar sana, kucaklar dolusu selamlar… Sende beni çeken bir şey var Yavuzlara, Eyyubilere gıpta ile bakışın mı? Delta bülbüllerinin yüreğini yakışın mı? Kızgın çöllere inat kıvrım kıvrım akışın mı? Bilemiyorum Sana hayran kalmaktan kendimi alamıyorum. Sen asırlardır kurak iklimlere hayat veriyorsun Sen asırlardır seven gönüllere ilham oluyorsun. Sen çağlar boyunca insanlığa ışık tutuyorsun. Aşılmaz sularına vurgun şu gönlüm Senin her damlan bir başka mucize. Hele o Mavi Nil ve Beyaz Nil’in buluştuğu an yok mu? Tarihin en uzun busesini simgeliyorsun. Özlemle beklenen vuslat gibisin. Sen olmasan şark bülbülleri aşk aşk diye ötmezdi. Sen olmasan Tutankamon hazineleri birikmezdi. Sen olmasan Nefertiti, Klopatra güzelleşemezdi. Yıllar, yüzyıllar, çağlar seninle değişti. En güzel şarkılar, en güzel şiirler seninle yazıldı. Mısır seninle dünyanın anası oldu Sen bugünkü medeniyetin en sağlam temelisin. Bazen çıldırmış gibi taşıyorsun Başını taştan taşa vurmak istiyorsun Seni anlıyorum Zulüm temiz sularına kan ve kin akıtınca Öfken kabarıyor, deliriyorsun Çünkü sen yaşatmayı, hayat vermeyi seviyorsun. Fakat her zaman çok hüzünlü akıyorsun Biliyorum, timsah gözyaşlarından en fazla sen muzdaripsin Bahtına karışan ihaneti hazmedemiyorsun Ey harika nehir, Dinyester, Ren, Sava, Elbe, hepsi seni kıskanıyor Nasıl kıskanmasın ki? Onlar vahşi Batı’nın lanet ruhunu taşıyor Sen ise aşk, sevgi, muhabbet taşıyorsun. Damla damla kardeşliğe koşuyorsun. İşte bu yüzden seni çoooook, çok seviyorum. Nil, Ey Afrika’nın incisi! Öylesine güzel görünüyorsun ki Sana bakmaya hiç mi hiç doyamıyorum. Resimlerinden yüreğime akıyorsun. Seni çok ama çok özlüyorum. Keşke şark rüzgarı estiren sularına dokunabilseydim.. Seni hissetmek, seni yaşamak, seninle ıslanmak istiyorum. Belki o zaman bitmeyen hüznünü, Kahire gizemini anlayabilirdim. Belki o zaman buram buram tarih kokan topraklarda Çağlara umut taşımanın haklı gururunu daha derinden duyabilirdim. Nil, Ey asil nehir! Dinle beni, duy beni Sen benim için Fırat, Dicle, Sakarya gibisin Sen benim için Kızılırmak kadar kardeşsin Aramızda mesafeler varmış, ne çıkar? Sen her daim benimlesin. Çünkü sen yalnızca Kenya’da, Mısır’da, Afrika’da, değil Yüreğimde çağlıyorsun ŞAİRİN NOT DEFTERİ Bir kaç müstesna dize Siler derdi, kederi Şifadır kalbimize Şairin not defteri Öyle güzel bir andır Cana can katan candır Yürekte heyecandır Şairin not defteri Aşkı hisseder, yazar Duygu selinde yüzer İnci gibi söz dizer Şairin not defteri Hataya çizgi atar Hayata ahenk katar Daima hakkı tutar Şairin not defteri Özünden taviz vermez Kimseyi hakir görmez Söze kota getirmez Şairin not defteri Kelama selam durur Felsefeyi savurur Bazen kasıp kavurur Şairin not defteri Görenedir görene Köre nedir, köre ne? Tükenmez bir hazine Şairin not defteri EmRullah Bedir BU ŞARKIYLA AĞLADIM Ben senin hasretine Şu gönlümü bağladım Sanki feryadım gibi Bu şarkıyla ağladım Her gün akşam olunca Ümitlerim solunca Gözlerim yaş dolunca Bu şarkıyla ağladım Geldi geçti yıllarım Kapandı tüm yollarım Sararınca güllerim Bu şarkıyla ağladım Verem gibiyim verem Eridim direm direm Yok ki başka bir çarem Bu şarkıyla ağladım Yıllar gelip geçerken Ömrüm hasret içerken Hayalimde sen varken Bu şarkıyla ağladım Emrullah Bedir MESCİD-İ AKSA Yediğim, içtiğim haramdır haram Neden öksüz kalır Mescid-i Aksa Görseydi bu hâli Ashab-ı Kiram İçini dert alır Mescid-i Aksa Raid Salah kadar dağlanmadıkça Ulu Hakan gibi bağlanmadıkça Şeyh Ahmet Yasin’e ağlanmadıkça Bağrım bin kez ölür Mescid-i Aksa Mazlum Müslümanlar yardım isterken Binlerce mücahit şehit giderken Allah’ın kitabı davet ederken Can sessiz mi olur Mescid-i Aksa Kudüs’te Gazze’de kanlarım aksa Melekler cennetten bir ışık yaksa Gözlerim Eyyubi tahtına baksa Aşkın gönül sular Mescid-i Aksa Ya eyyuhen nas, der Kur’an her asra Yalnız Filistin’e inmedi İsra Fenfiru sübatin Türkiye, Basra Zaman birlik diler Mescid-i Aksa Siyonist safında Baas ve Rusya Küfür tek millettir, hepsi tek dosya Senden daha mahsun ah Ayasofya Yürek nasıl güler Mescid-i Aksa Kurşuna dizildi masum bebekler Caniler, katiller mevzide bekler Biz uyanmadıkça öldürecekler Küffar çöküş diler Mescid-i Aksa Ene Rasulü’s seyf diyorken Rasül Müminler ehli keyf bu nasıl usül İslam aleminde salgın tekasül Din-i Mübin solar Mescid-i Aksa Cehennem ateşi beni haşladı Ebabil kuşları beni taşladı Bir derdim bitmeden biri başladı Hâlin ciğer deler Mescid-i Aksa Allah’ın vaadi var gelir inayet Zulüm abad olmaz; yıkılma, sabret Müminler tevhide etsin şehadet Hak batılı siler Mescid-i Aksa Miraç mekanına yüzümü sürsem Kutsal toprakları keşke bir görsem Sen tutsak kalırken şayet ölürsem Hasret teni böler Mescid-i Aksa Allah nasip eder sana gelirsem Eğer ki yolunda yolda kalırsam Sen tutsak kalırken şayet ölürsem Hakkını helal et Mescid-i Aksa Emrullah Bedir SAKİNLEŞİRİM Kaskatı kesilir yüreğim bazen Allah kerim derim sakinleşirim Huzuru vurunca taklitçi düzen Hak’kı zikrederim sakinleşirim Kimi ters ters bakar, öylece kalsın Kimi hep diş biler, Allah’tan bulsun Yeter ki garezi şahsıma olsun Beşer şaşar derim sakinleşirim Beni deli etmez delinin zoru Aklımı kahretmez elinin körü Boş boş konuşunca cahil, serseri Bilse susar derim sakinleşirim Yenilmem öfkeye, nefrete, kine İmanım tam benim mukaddes dine Gecenin kasveti çökünce güne Secdeye giderim sakinleşirim Yollarıma dursa dağ ayıları Bana tuzak kursa kör kuyuları Tehditler savursa şer dayıları Ya sabır çekerim sakinleşirim Mevzu bahis ise vatan, milletim Bayrağım, namusum ve de izzetim İşte orda biter tüm sükunetim Dünyayı yakarım sakinleşirim ES SETT Hahh işte bu şarkı, işte bu nağme Çalsın, ey sevdiğim radyoya değme Desin, "İnta Omri" tüm benliğime Dillerden düşmeyen feryatlar buldum Başka müzikleri dinlemez oldum Senin her bestene böyle tutuldum Elinde bir mendil ağlar eseri Figana karışır alkış sesleri Sanırsın ki sahne bir tufan yeri Kalbi delen süngü, hasret var diye Muhteşem tercüman aşka sevgiye En keskin haykırış son yenilgiye Sen; Şark’ın Yıldızı, Güneş’in rengi En büyük piramit Keops nirengi Tarih sahnesinde Kahire dengi Çölleşen müziğin yağmur damlası Bütün notaların şanlı imlası Çağlayan suların Nil’de mahlası İşgal yarasına melodi sarar Orduya, millete bir moral arar Sesinden kazanır halka bağışlar Estetik yoksunu, şu yeknesaklar Zümrüt nağmeleri bize yasaklar Hazin şarkıları kalplerde saklar İlaç gibi geldi radyodan sesin Yine kulakları sende herkesin Geçtin engelleri Türkiye’desin Ne olur "Hobbe Eah" bir daha çalsın Benliğimi benden bir daha alsın Sesinin büyüsü ruhumda kalsın Vatan sevgisinin bir idolüsün Millet sevgisinin bir sembolüsün Allah’ın Mısır’a bir ödülüsün Sen delta bülbülü Nil’in yanında Sen sanat virgülü müzik şanında Sen aşkın ekolü Şark’ın fanında Armoni kaynağı ritmi sapana Melodi yağmuru beste yapana Gönüller dolusu saygılar sana |
Yüreğine sağlık
_______________________________________________Saygılar