Tilki Bizim Kümese Bekçi Diye Atandı
Kul utanmaya görsün yalan bile şaşırır,
Bıçak eti geçti de kemiğime dayandı. Söylesen de utanmaz akşam sabah aşırır, Demek ki ocak yandı, şiş yandı, kebap yandı, Adamların dilinden yalan bile usandı. Olsa idi yüz gram yüz kızartma mayası, Kızarır da suratı, çatlar idi hayâsı, Bu hale ne söylesin akıllısı, yayası? Tilki bizim kümese bekçi diye atandı, Adamların dilinden yalan bile usandı. Mevta olur tavuklar her gece üçer, beşer, Tilkinin hissesinden kuzguna da pay düşer, Sonra ikisi birden “Tavuğu kim yedi?” der, Yiyen de bu, diyen de, ikisi de yamandı, Adamların dilinden yalan bile usandı. Bu devran döne döne böyle oldu sonunda, Uyanıklar saf tuttu tilkilerin yanında, Tavuklar suçlu çıktı adalet vicdanında, Bu nasıl bir imtiyaz, ne çeşit bir imkândı? Adamların dilinden yalan bile usandı. Ayakken baş olanlar Nemrutluk davasında, İbrahim’e düşmanlık saklı muhtevasında, Koyunlar can derdinde, kasap et hevesinde, Bu kuzular kurtlara kurbanlık mı adandı? Adamların sözünden yalan bile usandı. Sözlerinin kokusu kâh sarımsak, kâh soğan, Kimi yılan kırkandır, kimisi ayıboğan, Ne zaman dur diyecek bu gidişe Erdoğan? Onun alın terine münafıklar dadandı, Adamların sözünden yalan bile usandı. Kaldırın şu zilleti, kurtulun bu karadan! Hakkı tutup kaldırın demedi mi Yaradan? Sen de göçü toplarsın gün gelince buradan, Çakır demedi, deme! İşte bu bir beyandı, Adamların dilinden yalan bile usandı. |