EY ŞARK'IN EVLADI
Ey Şark’ın Evladı!
Sen ki; Su ile toprak dalaşında çamur Tebriz’in güneşinde ayçiçeği Yedidüveli inleten nal sesleri Sen ki; Cennet müjdeleyicisinden bir ümmet Kuşaktan kuşağına eder himmet Sen ki; Boynunda kefeniyle gezen Koynunda Yasin-i Şerif’i yoldaş eden Ölümü ölümsüzlük bilen Sen ki; Dönümü kan pahasına coğrafya biçen Atasına rahmet dileyen Rahman’dan Mabedinde Ezan-ı Muhammed’le inleyen Sen ki; Ayakları altında cennet serili anadan türeyen Babanın nasırlı ellerinde ekmek tüketen Haram sofrasında bulunmayan Helal sofrasından nefis doyuran Sen ki; Kurda kuzuyu biletmeyen Aslanı çakala boğdurtmayan Sen ki; Çölleri Leyla diye seven Gözleri Yusuf’la sınanan Yakup Sözleri Mevla’ya uzanan Celaleddin Sen ki; Yerle gök arasında doğurulan Düştüğü yerde kendinden doğrulan Sen ki; Düşmanın dostluğuyla savrulan Dostun düşmanlığıyla vurulan Sen ki; Komşusu aç iken tokluk nedir bilmeyen Günah kapısında tövbe suyuyla yıkanan Sen ki; Esaretten kurtuluşa çağrılan Kurtuluştan özgürlüğe kanat süren Gökyüzünde bir pervane bir semazen Sen ki; Ey Şark’ın evladı! Bu toprağın bağrında birer sedef. Sorarım sana; Bu garplılaşmak niye? Bu yabancılaşmak kime? Şark’ın padişahı olmak dururken Garb’ın soytarısı olmak da neyin nesi? |
bu anlam ve mana cihetinden şuur fışkıran şiirinizi gönülden kutlarım
sen ki yi birden fazla söylemesek daha da yükselecek şiir
sürekli tekrar şiiri yormuş ve edebi notunu zayıflatmıştır
hakikatı yazan kaleminiz var olsun