Lerzan-ı ziyam
Lerzan ı ziyam
Sen ne zaman gitmeye kalksan Bildiğim bütün duaları okurdum Gitmeliyim der adımını atardın Ayağının birİ gider Biri kalırdı burda Çocukluğumuzun geçtiği O doğada o kasabada Her birinin hakkı vardı üzerimizde İçimden okuduklarım dua mı beddua mıydı Şimdi bu gün bile aklım almıyor Yollar kapansın fırtınalar kopsun Köprüler yıkılsın diye dua ederdim Seni benm gibi kim severdi Asmalarda kuş kısmeti yazdan kalmış Kurumuş üzümler gibi Sen ki razı olduğum cüzi kısmetim Tadımlık ekmeğine kanaat ettiğim Sen ayda yılda bir yağardın Kapıdan kovsan bacadan düşecek gibi Israrlı illallah dedirten dilenciler gibi Vazgeçemedim ben Sen de Ne bıraktın ne vazgeçtin Desen ki dem alıyor oysa öyle değil Gönle zarar Yıllar geçiyor ey sevgili Saçlarım ağarıyor Günden güne kararıyor Kaçıyor buğusu kaçıyor tadı Ve katbekat birikiyor anılar Anılaar gidememeler vazgeçememeler Lerzan-ı ziyam çok kahredici Ben böyle yaşayamam Beni ışığından mahrum bırakma Şimdi adını anmaktan vaz geçmediğin O üçüncü şahıs ki her kimse Onu da al ve beni burda bırak git Git Kalkıp gitsin diye Ayakkabısına tuz koyduğumuz O misafirlerden değildim Ama sen hep misafir kalmayı yeğledin Her gelişin ateş almak içindi Her gidişin içime kor kor ateşler bırakırdı Şimdi yine öyle ne öldürüyor Ne sağ bırakıyorsun Gitmeliym deyip attığın her adımda oysa Ayağının biri gidiyor biri kalıyor burda Gitme Yüksel Nimet Apel Yüksel Nimet Apel |