... Bir fani aşk uğruna bin şehvetin kucağına sığınılır mıydı…
kaypak suretlerinden hin oğlu hinlerin her kopuşta başlamış olur sevaplara serüven kimse fark etmese de bu öyle bir şey ki hayatın her kahpe günlerinden tek tek intikam alınmaktır ak ruhların görkemine her diz çöküşte hayatın çirkinliklerini atarken bin bir gönle nurlar aktarmaktadır sonrası mı sonrası feleğe kafa tutmaktır ruhu Kur’ana verirken koca bir ömrün pür pak olarak göklere yükselişidir ruhlar çekilirken geriye kalan ne olsun ki yok oluş içine gömülür kötülüklerle en güzeli benim diye girilirse kör nefisle ve hırs gurur ihtişamla et pazarına fani aşkı ben yakalarım uğruna oysa şehvete yönelmek Mecus bir ruhu doğurur iblisin ateşiyle ve iblisle birlikte sırt sırta el vermektir cehennemin zebani siyle
yağmurların temizliyor yediden yetmişe dek tüm kirlerimi rüzgarın da kurutuyorum ıslak olan bedenimi k a ç ı k olan kör nefsin aç gözlerine i n a t tüm içimin içinin içiyle serildim meydana hak demini tutarak bir gül görkemiyle kansız ve arsız bülbüllere tahammülle geçerken anlar uçuşup da dururlar Hakkın yap emriyle kovanlarla bal üretirken arılar zikir ve birlik içinde geziyorlar her halükarda öz nefsiyle dolanıyor kara kitaplı feleğin insanları o nefsin fitnesi güzel gelmeseydi gözü aç insanlara hiç Yusuf’u kuyuya atar mıydı öz kardeşleri veyahut geçiciye duyulan heves için gerçekler hiç örtülür müydü? ve de görkemli sayılan bir fani aşk uğruna bin şehvetin kucağına sığınılır mıydı?
tanımadığı görmediği ve hissetmediği bir huysuz şeklin kuyruk cilvelerin de kalırken soluk soluğa hiç bir korku ve kaygı izi de bulunamadı doğrusu doruğa sanal dadısı elinden hiç düşmez ki çirkefliğe iletişimin de ne sendekinin ne bendekinin bir temeli yok aslın da hayale kapılması için fit lendiler iblislik yoluna gurur kibir ve nefsi sinsice ne sokarken bağrına
biz aşkı yerde bulduk günahkar elmanın tam da düştüğü yerde gitmedi bitmedi nefsi çektiren sihir bitmeyecek de doymak bilmeyen gözün cebi mi kendimi dört nala gider n e önemi var ki geriye dönüşü olmayan bir nesilde bizim içimiz de hiç bulunmadı ki bir ihlaslı bir inanç aptalcasına gizli geçitler yaptık ve gömdük gerçekleri hırpalayarak bir aptal görünüşlü palyaço tavrıyla gök kah ağladı sicim gibi yalvararak kah uyardı halimizi temelden sallayarak
geceleri gündüze çevirdik de yattık gündüzün boşluğun da çözmeseler de olur içimizde ki fetretimizi biz hiç düşünmedik ki doğrul’ta bilelim yaşamımızı ve yöremizi yok saydık iman tahtamızı nasıl olsa has bildik hep boş koşuşturmayı hep icra ederek bir kez de olsa almadık hiç kısadan hisse insana oğluna ne cami yaradı nede kilise de hadi girin bakalım şöyle bir hizaya gayri an bu an tüm bu yapılanların karşılığı için girilecek makberin kapısından…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
... Bir fani aşk uğruna bin şehvetin kucağına sığınılır mıydı… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
... Bir fani aşk uğruna bin şehvetin kucağına sığınılır mıydı… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ne çok kandırır yalan dünya, hayal dünya.Aldığımız nefesleri bir gün vereceğiz oysa.Düşünmezler dünyanın gelip geçici halini.Ömürler, bir varmış, bir yokmuş misali..Kutluyorum derin, engin kaleminizi değerli şair.Saygımla..
geceleri gündüze çevirdik de yattık gündüzün boşluğun da çözmeseler de olur içimizde ki fetretimizi biz hiç düşünmedik ki doğrul’ta bilelim yaşamımızı ve yöremizi yok saydık iman tahtamızı nasıl olsa has bildik hep boş koşuşturmayı hep icra ederek bir kez de olsa almadık hiç kısadan hisse insana oğluna ne cami yaradı nede kilise de hadi girin bakalım şöyle bir hizaya gayri an bu an tüm bu yapılanların karşılığı için girilecek makberin kapısından…
YÜREĞİNE SAĞLIK ÜSTAD TEBRİKLER BASİT ZEVKLERİN ARKASINDA KOŞARKEN. ESAS DAVANIN UNUTULMASI NE KADAR ACI YÜREĞİNE SAĞLIK TEBRİKLER....
İnsan aleminin nefsine uyarak kendini unutup kendi özünden uzaklaşarak şeytani bir hayat yaşamaya meyletmesini çok güzel bir şekilde işlemişsiniz saygıdeğer hocam..''İnandığını yaşamazsan,yaşadığına inanırsın'' sözünde olduğu gibi insanlar inançlarını yitirmiş doğrularını unutmuş işine gelmeyen tüm doğruları yanlış kabul etmiş,yaptıklarının yanlış olduğunu bile bile menfaati uğruna onları doğru kabul etmiş ve hayatlarını yanlışlar haramlar üzerine inşaa etmişlerdir.. O yüzden yaradılış gayesinden uzak insan olma vasıflarından yoksun söz de insan ama hayvani bir hayat süren varlıklar olarak şeytanın esiri olmuşlardır!Bu dünya fanidir bu dünya bir imtihan yeridir ve bu dünya ebedi hayatın tarlasıdır sigortasıdır ne ekersen onu biçersin bu dünyada insanca yaşayarak sigortanı ödersen ahirette emekli hayatı yaşarsın..Çok kıymetli hocam yazınızı beğenerek ve ders alarak okudum şahsınızı canı gönülden kutlarım..Başarılarınız daim olsun..selam sevgi ve saygılarımla..Ziya Var
geceleri gündüze çevirdik de yattık gündüzün boşluğun da çözmeseler de olur içimizde ki fetretimizi biz hiç düşünmedik ki doğrul’ta bilelim yaşamımızı ve yöremizi yok saydık iman tahtamızı nasıl olsa has bildik hep boş koşuşturmayı hep icra ederek bir kez de olsa almadık hiç kısadan hisse insana oğluna ne cami yaradı nede kilise de hadi girin bakalım şöyle bir hizaya gayri an bu an tüm bu yapılanların karşılığı için girilecek makber kapısından… final harikaydı.trbrikler efendim.saygılar....
ağır bir şiir üstadımın kaleminden. Şeytana uyan insanoğlunun yaşadıkları, yaptıkları bir bir sunulmuş mısralarda. düşünüp irdelemek ders almak gerek. kaleminize sağlık