bu gurbetin üstüne
kerpiçten duvarlı çamurla sıvalı
her yağmurda ,illaki akan damları muşambalarla kaplı, camları yıktık da geldik bu gurbetin üstüne kara saban la sürdüğümüz tarlayı bir tastan içtiğimiz sütlü çorbayı bayramda elimize yaktığımız kınayı dök dük de geldik bu gurbetin üstüne ekin biçtiğimiz tırpanı, orakları hiç sönmesin dediğimiz ocakları taşlardan yaptığımız ,yalancı sınırları söktük de geldik bu gurbetin üstüne arkada anamızın dinmeyen göz yaşını babamızın gitme ,diyemediği,bakışını derelerin sensiz ,sessiz akışını bırakıp ta geldik bu gurbetin üstüne kevenlerin arasından çıkan göbelekleri höllükle belediğimiz bebekleri hiç yüzü gülmeyen o melekleri uyutup ta geldik ,bu gurbetin üstüne her akşam yenen yoksul aşımızı buğday tanesi gibi dik başımızı çeyizlere işlediğimiz sevdalı nakışımızı bohcalayıpta geldik bu gurbetin üstüne kara lastiğin ezdiği karlı, tozlu yolları kağnı sırtında geçen , yorgun yılları suyunu içtiğimiz o soğuk pınar ı emanet ettik de geldik bu gurbete mamaşlı 27.03 2015 |