YOLUN SONU
YOLUN SONU
Bu yurdun direği yok, afetin gereği yok Kıblesi başka gönlü başka kılavuzu velisi yok Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm mirası Yolun sonunda görünüyor iflası. Eşe, kardeşe, dosta düşman ediyor. Sevgiye, dostluğa hasretim, bağrım yanıyor Duyguları, hazları, nimetleri tattırmıyor Yollara, yarınlara umutla bakılmıyor Hilesi, çilesi seziliyor, züğürt, deli ediyor. Pazarda satılsa türlü çeşit sebze, meyveler Alım gücü yok çoluk çocuk yiyemiyor. İnsanı, bitkisi, malı görmüyor değer. Yetişmiyor, ne insan, ne bitki, ne hayvan yetişmiyor. Sana muhtaç değil, devşirme, vesayet, müstevli ona yetiyor. Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm, cinnet armağan ediyor. Elçi, kıble beğenmiyor, yolun sonu görünüyor Ayrılıklar özlem hissettirmiyor, nefret sürüyor Ölümü, cinneti birileri ganimet biliyor. Yaralar sarılmıyor, deşiliyor, kan durmuyor Yaslar görülmüyor, duyulmuyor, kaos artıyor. Mutluluğun türküsü yok, başarının öyküsü yok. Dünyada çıkamaz hiçbir zaman üst tura Mucidi, icadı, keşfi yok, füzeye karşı elde kasatura Markalar, fabrikalar elin, sessiz gemiyle hicretin çok Dinle! Bu garabet tarihten miras kalan bir afet Bak! Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm, bir cinnet Gözler görmüyorsa, kulaklar duymuyorsa, vuslat olmuyorsa Yolun sonu görünüyor. Uçurumun kenarında ah bir kurtulsa! Abdullah Bedeloğlu |