sen sus/unca..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Kan/ım kadar sıcaksın çünkü şu anda,karşımda ve anladım polenler/burun deliklerin ve grip iyileşmeden uzaklaşmayacaksın kapıdan.Yine de bil/iyorum..bütün kuşatmalar hasreti kundaklardı yüreğinde…
(...) sus olur/ sen sustukça ciğerlerinde boğulur bir kelime. sen sustukça tabanları yorulur yokuşların. sen sustukça yazıyorum sahiplenmeden hiç bir kelimeni ve kavramadan saçlarını, avuçlamadan hiçbir ağırlığını bir daha, arkama bakmadan ne almışsam ne bırakmışsam sarmışsam bedenini ağırlığınca kollarımın kal kadar. ama döndüm işte buradayım kalakaldığım noktada henüz oturdum, henüz yaktım sigaramı üflemedim ama yüreğine bir işaret koymak için parmak ucu telaşlarındayım daha ki senin göz bebeklerine düşeceğini bilmek dokunacağını harf harf kelimelerime şu an zorluyor bütün düşlerimi.. ordasın. odanda ve kıpraşıyorsun sandalye boşluklarında ki bunu bilerek yazıyor olmam bütün anlamlarını sorgulatıyor kelimelerimin ki bir masalın düşlerine dönüşüyor henüz yazıya dökülmemiş kelimeler.. içine giriyorum bir orman telaşlarında derinlerine ve kayganlığında patikalarının saçların kavradığımda büyüsü bozulacak bir ayna... buradayim işte var gibiyim ve aslında varlığımla kırgın küs saatlerdeyim günlerim tekerrürden ibaret öncekinden farksız sayılmaz. fakını düşünüyorum bir önceki günün sonra sen sustuğunda renklerini görüyorum duvarların fark yaratır gibi değişiyor gözlerimde bütün maddeler ki her şey kendi içinden dışına doğru değişiyor içim değişiyor sen sustuğunda... dinginliğini düşünüyorsun, sakin zamanlar dilerken dudakların ve gelişlerimde vazgeçiş, bir kaçış ve bir oluş biçimi olduğunu düşünebilirsin ben/ sanki gibiyim, sanki şimdi kalkıp gidecek yada bir gün mutlaka gidecek nereye ve kime nerede ve nasıl hiç bilinmiyorken ve fakat hep beyin loblarını zorlayan bir bilgi olacak. olasılık hesapları yapacağız sanki şimdi gülecek, ağlayacak, sanki anlatacak ki bekleme salonları sessizliğine dönüşecek zaman sen susunca... ve şimdi buradayım işte, oradan gitmenin bir kurtarıcı olarak görüldüğü bu yerdeyim. gitmenin hiçbir şeyi değiştirmediği hiçbir şeyi var etmeyip ya da yıkmadığı bu yerde. gittiğin bir yere bilincini de götürüyorsan neye yarardı ki, aklımda taşıdığım bir dünya değişen yüzlere rağmen değişen adreslere rağmen değişen yollara ve kayboluşlara rağmen var olabiliyor. var olabiliyorsa hayal sandığım şey gerçek ve ben bir hayal mi oluyorum? siliniyor mu bir bir bıraktığım izler, izler bıraktım mı? hiç hatırlanmıyor mu o sesler, sesim duyulmuyor mu? sen sus/unca.. (...) |
nehirler korksun çoğalmaktan,
inadına çekilsin sular gök daha da gürlesin
daha da korksun sular bulanmaktan..
korkmamalı insan b-akmaktan denizin hırçınlığına
göğün karartısına aldırmadan daha da derin nefesler çekmeli içine
ve hatta sorular sorulmadan yanıtlanmalı ki
bir 'oh' çektirdiği için şükredebilsin kişi..
acı çekmeden iç çekmeden..
tebriklerim kocaman,
sevgilerimle..