IŞIK VE KARANLIK
Işıktan sağdığım karanlıkla kaplandım
Çıkmadı yuvasından çelişen bakışlarım Tahrik eden arayış uzakken uzlaşıdan Damar damar çatlardı sığındığım limanlar Gördüm ki karanlık bir ışıkta iki yüz var Baktırması yetmez ki görmemi içerseydi Tanıdıkça ışığı itivermişti beni Varmıştım tadına eli bol karanlığın Gözeneksiz perdeler giydirdim pencereme kapattım ışıkları Kelebek kanadıyla indi kıvrımlarına okşayarak beynimin Karanlıktır döndüren insanı kendisine Meğer ne geç anladım ışık ki çelişkiymiş Asıl duyulacak ses sustan sonrada gizli Bilgi hisse mağluptur yaşanılan hayatta Ulvi bir karanlıktır beni bana anlatan Kulak verir her daim her bir hücrem ona Duyarım arınık büyülü ninnisini Göçer ışık göçer ses tüy gibi hafiflerim Işık ki gürültüymüş Karanlıklar çıkardı kalbimi aydınlığa Karanlığın ardında bilinir görünmez var Ahbap çavuş misali dini dinden çıkarır Size bolca karanlık ısmarlamak istiyorum Çıkmaza girdi insan ışıklı gidişiyle |
Işık körü olmuşlara ne güzel bir ithaf olmuş şiiriniz.Karanlık gizi ve sırrı o büyük sırrı simgelemiş şiirinizde.O sır ki yüce yaradana ulaşmanın yoludur aynı zamanda bilene, görene, hissedene, duyana...Varlık ışıksa, Hiçlik karanlık yani maddi varlığın, ( bedensel, dünyasal ihtirasların ) varlığı yokluğu ; manevi huzurun gizde karanlıkta yol alarak bulunan varlığı hiçliği... bütün bu evrende bütün maddesellere sırtını dönmüş, yüzünde aslında asıl var olana ait olmanın onun karşısında bir hiçliğe karışmanın aydınlığı vardı şiirde.Her zaman ki gibi evrensel, felsefi en insancıl bilge yaklaşımıyla değerdi şiiriniz.Kim bilir belki de zaman hocam asıl aydınlık için zamana ihtiyacı var insanlığın. Deneme yanılma, değil mi yaşam dediğimiz biraz da. Selametle.Saygıyla.