Ne Kadar Vakıf Ve Yakınsın
Can…
Hiç söylenme Kendine ve başkasına eza verme Sabır ruhu yorar, şevki tırpanlar ihmal etme İnsanın muhabbet içinde beslediği umutlarını viran eyleme Akıl İlme ve irfana Gönül, edep ve hayâya Nefs zapt edilen bir hizaya erişmedikçe Aşk ve sevda, hasret ve firkat, hatta haşyet sinede neşet etmez Sen Ruhuna ve kalbine Ne kadar uzak ve anlamaktan soğuksan Edep ve irfan, hikmet ve marifette o nispette Hakikatine, aidiyetine, aklına, azmine ve umutlarına uzaktır Bir Telli saz al ellerine Onun vecdinden ve tınısından uzak haline Tamburun nezaketine, Rebabın naifliği, kemanın hüznüne Ne kadar vakıf, yakınsın, bilenle, bilmeyen arasında ki farksın Her gün Aynaya bakıp durursun Suretine mi yoksa bizzat içsel derinliğine mi? Hangi tebessümünü açsam, sinende duran mısrayı okusam Bir şiir olan serencamını kitap haline getirip, raflara bıraksam Gel artık Kaçıp durma, kaybolma Silik duvarlar ve köhnemiş sokaklarda aranma Ne kadar kahkaha atsan, daldan dala konsan, nefsi yaşatsan Kadavradaki cesetten farkın yok, nefsi sırnaşıklıkta bir fayda yok Her lahza Göçmelerin habercisidir Sadece göçmeyen aşk ve ihlâs adına ecirdir Nerede ve kiminle yaşarsan yaşa ve fakat aslını unutma Değişmez bir adresin müntesibisin, mizan her bakımdan ruhunda Mustafa Cilasun |