ötekiler
Hiç gitmeyeceğine inandığım insanlar hep ilk gidenler oluyor. Tesadüf mü, rastlantı mı, kötü şans mı dersin bilmiyorum ama ben “hayal kırıklığı” diye tanımlıyorum. Çünkü sonuçta hep “hayır o gitmez”, “o aldatmaz”, “o asla benim kötülüğümü düşünmez” dediklerim ellerimi sıkı sıkı tuttuktan sonra bir anda sanki elim soğuduğunda ısınmak için başka birine gidiyormuş gibi geliyor. Onlar sanki ısıtacakmış gibi.. Sen onlar gibi olmazsın sanmıştım hep. Elimi ısıtırsın sanmıştım. Birazcık daha tutsaydın ısınacaktı halbuki. Nolurdu sanki? Biraz daha kalsaydın nolurdu? Biraz daha benle dalga geçseydin nolurdu sanki? Zor muydu? “Hayır aslında” diyorsun içinden biliyorum. Şimdi farkına vardım da, sen gittikten sonra dışarı çıkasım gelmiyor. “Eve ne zaman gidiceksin” deyip beni azarlayacak biri olmadığı için. Hele başkalarıyla buluşmak hiç gelmiyor içimden. “Neden onlarla buluşuyorsun da benle buluşmuyorsun?” diyecek bir sen olmadığı için. Sanırım aptalım. Hep inadına yapmışım birşeyleri. Sen yokken bazen ben dışardayken etrafımda bir sürü insan oluyor. Birbirlerine sarılan, birbirini öpen bir sürü insan. Bense yanlarından geçerken sadece onların yerine ikimizi koyarak gülümsüyorum ve “ne kadar şirinler” deyip geçiyorum. Kimse duymuyor. Sen de duymuyorsun. Biliyor musun, çok zor geliyor; yerine başkalarını koymaya çalışmak. Bunu yazmak bile içimi ürpertiyor. Tenini ezbere bildiğim birini, “yok bişey” dediğinde birçok şeyin olduğunu bildiğim birini, parfümünü her yerde tanıyabileceğim birini silip yerine başka bir yabancıyı yerleştirmek. Ne biliyim. Hiç bana göre değil. Bu arada keşke giderken bazı şarkıları da yanında alsaydın hiç fena olmazdı biliyor musun? Unutmamam için verdiğin bir sürü eşyanı da. Onlara bakmak, dinlemek, hatırlamak, koklamak, hepsi çok zor, çok ağır.Ve şuan, hala ellerim soğuk olabilir. Ama donmadım daha.
|