Gönül Dilinden Sürur Bahşetsen…Ah şu dalgalar, Yüreğimi dağlayan Ve gözlerimden kan akıtan acı çığlıklar Neredesiniz, Hangi aşkın sezgisiniz, Yıllara sâri sessizliğinizdedir korkular İçli Yakarışlar başlıyor, gözler Hasretin didarında nefesleniyor, sükûttalar Rotası Bilinmeyen bir yolda, Umut bizarlığı korkuysa, niyetlenip başlama Gözler Süzüldükçe, dilim Çekiliyor birden bire kendi sessizliğine ne var Niye Mahzunluk yüreğimde Ve enginliğin yelpazesinde başlıyor sıra dağlar Ağlamak Vaktidir, düşünmek Akıl işidir, hissetmekse gönülden gelir bağlar Bilmem ki Kime sesleniyorum, Kayıplar sızısındayım, ruhum hıçkırığa başlar Gitme Dur desen ve gönül Dilinden sürur bahşetsen, bir nebze olsun gülsen Bir lahzada Heveslerimi derdest edip Demlesem, ruhumun derinliğinde aşkı nefeslensem Artık Yeter desem, yılgın Gönlümü hakikatin sesine teslim etsem ve göçsem Artık Kalbi suskunluğumu, Ruhumun düştüğü kuyuları aşka bırakıp gitsem Arif o ki, Dünya kaygısını Gönlünde sevdaya havale eder, nefsi aşikâr eğler İlmin Gailesiyle hukukun Şevkine erer, meclislerde irfandan aşkla söz eder Ne gıybet eder, Ne gönül için ah çeker, Derdin rahmet olduğundan gönüllere bahseder Ömür denen Nimeti aşkla ihsan eder, Sevgi dilinin edebini önceler ve idrak için öğütler Mustafa Cilasun |
nedir bilir misiniz?
Rakı sofrasındaki balık mıdır?
Balığın
hafızasındaki gökyüzü müdür?
Gökyüzündeki uçurtma mıdır?
Uçurtmayı
uçuran çocuk mudur? Çocuğu doğuran anne midir?
Annenin ayakları altındaki
Cennet midir?
Yoksa mutluluk bir hayal midir?