HÜZNÜMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiiri Askerde yazmıştım. yıl 2002, şafak kaçtı bilmiyorum. kuvvetli bir rüzgar vardı, küçük bir tepenin kenarında duruyordum. rüzgar yüzüme tokat gibi vuruyordu, o anda zihnime ve dilime bu sözler dolandı, ve sevdiğim bir eser olarak kaldı.
Anlatsın hüznümü rüzgâr ıslıklarıyla Yankılansın sesim, kırsın zincirleri Uçuşsun ağıtlarım, sızlasın dudaklarında... Ruhum özgürlüğünü hükmetsin Kırsın tenden kafesini, yıksın bütün engelleri Zelzele gibi, kasırga gibi, ölüm gibi Koysun bedenime bu ayrılış Kopsun tek tek yıldızlar Güneş karanlık yüzünü çevirsin Gölgeler yürüsün yalnız sokaklarda Boğuyor beni nefsim, sabrım aciz kalıyor Bu kaçıncı direnişim, bu yük çok ağır geliyor Ayrılığı bile bile yaşamak kolay mı; Kolay mı ölmek aldırmadan güle güle? Annem cehennemi anlatırdı hep, nasıl yanar insan Korkuyla büyüdüm ve korktukça hata yaptım Anneme söyleyin o haklıydı Cehennem cennetin bir anahtarıydı belki de Şimdi cenneti düşünüyorum Ve ben kötü değilim Neden hak etmeyeyim Kalbimde sevgiyle doluyum Neden beni bağışlamasın Ben de onun bir kuluyum "Anlatsın hüznümü rüzgâr ıslıklarıyla Yankılansın sesim, kırsın zincirleri Uçuşsun ağıtlarım, sızlasın dudaklarında..." |