Yarım Bir Hece ' SE' Noktasından
ne zaman dilim sürçse şairsin diyor
güzel şeyler bulaşır insana güzel olan şeyleri üleştik ben payıma düşeni aldım sen payına düşeni eşitti seninle açılarımız oysa içimin kara tahtasının yazgısını kim silebilir ki ? bir şiir mi ? bir elf rüzğarı mı ? bir elin sola yakın olanı mı ? titrer mi otopsi doktorunun gözleri bu yüzden ruhum dövüşsün istiyorsun. oysa ben ruhumu, iki paralık bir dünyadan sonra sevmek istedim. Kim duyabilir ki ? altıncı his mi ? altıncı simyasımı gözlerinin? kendime yetiyormuş oysa hayat ikiden önce çok öldüm, çok öldürüldüm her şeyin yan tarafını pas geçtim ortası ben olsun diye güneşin kırpık gözleri pas tutan zincirler suda yıkanır deme. özgürüm doyasıya gülüncüm biraz nefes alırken damarlarımda bir akvaryum okyanus oluyorum arada bir dereler taşkın dereler tatlı su ama dereler sıg yamacına kurulu yolların esiyor, ve yan dönüyor yapragında bir fidan kırgın degilim ama hayat küsmeye deger çünkü hayat, hayat adamı için değil nefes almak için değil gülen gözleri olan kaç vardiya ustası ve ekim çiftcisi buldun ki fırınında bir ekmekte seyre dalar gibi daldıkki yasını tutuyoruz nadasa bıraktıgımız ellerimizin hayat küsmeye deger sevgili küs sende ne zaman iyi bir dilim düşse payıma umuttan ya bir çocuk ölür, ya bir çocuk öldürür beni büyümek en ölümcül yaram katilim seninle kuşandı silahlarını izimi sürdü bulmaya ki tetikce tehtit degildi öldüm hiç yaram yazmadı kimliğimde aksanı bilinmedi hiç. bırakmadım eçhule koyverdim seni yağmur yagıyordu dış hatlarda bardagımı dolduran rakıma katık ettim iki kadehte tek attım dünyayı kandırınca başım öyle ördüm ölümü sen siz olduğun zamanda şimdi ne bir vasiyetim var ne bir alacagım yüzünün gamzesinden bir parsel mezar istiyorum sadece ’gece kondu’ yazan yüreğimin taşına karşımdan gelen kalabalığın, hatırlamadığı gözlerim yalnız deniz beni çagırıyor sevgili yazmaya kulaç atmamı istiyor kaybettiğim bir nokta vardı şiirimde bulacagım bir gün kaybettiğim yerde bulacagım hangi birine yeter zarif bir harf yarım bir hece se noktasından agırlığınca göbekli bir dünya bu hangi birine yeter zarif bir harf yarım bir hece se noktalı ama ’çatan içinde hayat zordur’ biliriz sonra dik eklendi bilire ihtiyaç duyulan her şeydik ihtiyaç olan her şeyden önce aşkın bileneni de var dileneni de biz her ikisiydik kapında seni açıyorduk acıyorduk ortak hattımızdan şimdi içinde diyarı terk bir ben kaldım bir ben bildim giderayak kalmayı bir sen bildin bir ben bildim öldüm ölmekten bahsettim özür diler gibi biraz sakince dünya bir bakıma kemirecekler hayatı en tuzlu yerinden bize yavan kalacak bu katıksız ölmek yine üzülmeli miyim bu gün üzmeli miyim yoksa dünü sevgiliye sözlenen sözler gibi hangi kılıfa soksam ömürleri kınından düşüyor hayat. cümleler bana utangaç davranıyor hayat yazamıyorum seni yine... |