od..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın dahası...
hiç bir şey eksik kalmayacak daha fazla senin kadar inan/avuç içlerimde darası alınmamış yokluğun ve ceplerimde ağırlıklar/kapıları açık bıraktım ayaz/tenimde ki soyuyorum tabanlarımın yüzgeçlerini/soyuluyorum sana..dur/dum..gözüme kaçıyor ışığı kılçığın/gerisi kırpmalar/düş bozumları/karanlık... (...) ve söz, etin ete değmesi kadar belirgin/ iz olurken… anlatamadığın sende/yarım kalan benim kaybettiğim ki keskin sorguların dolaşırken parmak uçlarına, mor bulaşır dudaklarına/duvarlarına dualarına… ve bil ki sevgilim olmayan sevgili; haklı sanacağız biliyor musun? çokça haklı ki olmayacağız bir diğeri… anlamak diyeceğiz buna eksik tariflerimizde, kutsallaştırıp anılarımızı saygı ile eğileceğiz kendimizin inşa ettiği her anın içinde ki (Erdem yasaları, Toplumsal ve Sosyal normlar ve senin şiirlerinin içinde taşıdığın şefkatle kurtaracağız gençliğin geleceğini…) her seferinde bu böyle olacak birileri daha çok bilecek ve düşünecek ve sanacak birileri daha çok bilerek ki kovulduk, en büyük netice/ sonuç bu… inandık yetmedi inandırıldık sen ki sevgilim olmayan sevgili; bugün neden doğrudan bahsediyorsun yalanı kimse bilmiyor nasılsa… bana, parmağının serçesinden bahsetmeden kuş kanatlarında, bir dudak mesafesinde durmadan bir gamzelik, kaç rekat? seni diledim/dilendim intikam alır gibi derin boşluğuna siniyor gerdanına terin… istersen sürt yine iliklerime/dokularıma/hücrelerime kadar soluğunu/soluğum gibi erisin, asılmış bir ipte… (unutma; sevgide mertebe tırmanmak değildir basamak basamak ve düşmekle olmaz tırmandığın yerden ve düştüğün yerden kalkmakla da budur kudret sevgi dilince/dillenince) farkında mısın? her yer siyah bir aşk hastalığına tutulduk aldığımız haz önüne geçti, parmak ucu dokunuşlarımızın ve içindeki ıslak anlamın ki sana b-akıyorum bir b-akma anı gibi esirgemek/esirgeyerek kapatma gözlerini öpüşürken bile o zaman… vasiyet gibi sözlerin, katlanmadığım bir yakınlık gibi yankısında teninin ki yalan söylüyorsun sahip olmak istediğimiz her şey adına ve biz inanmıyorduk aksine, isteyerek düşüyorduk ateşin içine -od- içini yediğim.. için yanıyor mu? kaç pişmanlığın toplamına eşit değildir parmak uçların söylesene? sen, sana yakışanı yap bana şiirlerinden seslendiğinden beridir/ ben kapılarını açıp yüreğimin havalandırıyorum tüm boşluklarımı… (...) |