Ağzımın tadı
Gözüm ben sana "uzak dur" demiştim..
Boşuna mı araya duvar ördüm, Bak sana da bulaştı hüznüm.. Geçmiş bana unutturmaz kendini.. Yaşadığım zamana ait olamam ki.. Sen kendine pay biçme! Söylemiştim, hayatımdaki asıl sorun; Katili hala rüyalarımdadır içimdeki çocuğun.. Geleceğimi de alamaz ya elimden, Biliyorum, Geçemez kendi vicdan çemberinden... Geçse de ulaşamaz artık bunca mesafeden! Çok hastaydım ama, çok önceden.. Hatırlama hastalığım nüksetse bile Bana “Geçmiş olsun” demesen? Zaten bence, artık kimseye geçmiş olmasın .. Hastalığım geçmediyse neden sır olmasın.. Geçmişi geçiremeyen tüm hastaneler yıkılsın! Ah zaman, Sen fakir evde de mutfak, ama tam takırsın.. Ben usta bir sabırsızdım yaşarken.. Karıncalar sabretmeyi öğrettiler bana. Bugünlere geldim sonuçta düşe kalka Sen yalnızlığa alışamazken.. Ben yalnızlık yorgunuyum şu hayatta.. Aslında ben; Kafaları dağıtan şeylerden sonra dağıldım. Herkes gülerken düğünlerde, Ben içten içe ağlardım.. Birde yorgun çocukları unutmadım. Dinlenemez o çocuklar yetişkinliğe erişse bile. Sırtlarındaki küfede; Cahil bir ananın dayağı, Vicdansız bir babanın bayağılığı durur.. Ama bazı hayatlar daha sıradan.. Basit kaygıları alıp avucuna, Hiç bi şeyden tat almıyorum diyen, Ah canım.. Sen bide benim ağzımdaki tadı bilsen... Hani o ilk damla gözyaşının aheste hali, Yanağından süzülen.. İşte ben, tamda öyle ölüyorum yasarken.. Anlaşıldığım nadir zamanlarda şaşırdım!.. Hani bide ben anlatmayanı da anlardım.. Seni anlayamadığım vakit Acaba bu yüzden mi şaşkındım.. Çok net anlattım aslında da..… Anlaşılmadım, acaba neden ? Geçer, sabret deme! Daha fazla sabretmesem.. En azından ölürken… |