kırmızı rujlu Pakize
çatlamış dudaklarım,
ıslık çalamıyorum, hani en sevdiğin melodi vardı ya, barış mançonun, "biliyorsun değil mi, zaman akmıyor sanki, saatler durmuş bir an," en güzel de: " ya dön bana, ya çık git..." belli oluyordu ıslıkla çalarken... yanımda olsaydın hemen çıkarırdın, o nar gibi rujunu, incecik sürerdin, "sabaha kalmaz iyileşir" derdin.. "iyileşmezse hah..." sultanım rujunu özledim, hem ben iğrenirdim rujdan, bir tek o ruju sevmiştim, onu da senin dudağından, kimseye yakışmazdı, senin dudağında durduğu gibi, parlamazdı, can yakıcı, alev alev, kırmızı idiyki, o biçim, bence kandan kırmızıydı, konuşurken gözleri oynatırdı, yerlerinden, ister istemez, pakize kırmızısıydı artık onun adı, kırmızı ki, nar kırmızısı, nasıl kıskanırdım, bilemezsin, bir de ayrılırken birini öperdin ya, ah ulan, çekip vurasım gelirdi, sana doğru uzanan herkesi... benden kaç yaş büyüktün bilmiyorum, ama hiç abla diyemedim sana, içimden gelmedi, sana abla demek, abla dersem sevmezdin belki de beni, altı sene yolun bekler olmuştum, sense yıllarca gülüp geçmiştin yanımdan, arada göz kırptığında oluyordu ya, öylesineydi, biliyorum, aklına bile düşmemişimdir, sen mahallenin gülü idin, kara gözlü selvi boylu pakize, bense yetim halil, sen kim ben kim, aynı sokakta yürümemiştik bile, şu oturduğum taş bile, senin kalbinden yumuşakmış, rengi kara, gölgesi gibi, ah pakize nerdesin şimdi, ojeli tırnakların aynı mı gene, ya eteğin, gene minimi giyiyorsun, kan kırmızı dudakların kimin, rujun var mı rujun, kırmızı mı gene, getir dudaklarım kurudu işte, sür azcık, çatlaklar dolsun, iyileşmezse hah... bünyamin diler 0501410814 |