ÖLÜME SÜRGÜN
ÖLÜME SÜRGÜN
Bir kentin köy kasabasının kırık dökük yaşamasıdır adım, Süzülen yağmurların gözlerimden damlayarak akmasıdır. En son bir hikâyenin dillerimden süzülen kelimesidir. Söylendikçe bir destan olan. Bak yine gözlerim dolu, Boğazımda boğulan kelimeler, Dilimde söylenmeyi bekleyen düşüncelerim, Bir kibritin yanışında tutuşan anılar. Her şeyin anlamsız gelen bir kıvılcım oluşudur varlığın. Farkında mısın artık uyanışlarım yokluğun oluyor. Ve yalnızlığımda birikiyor sesizliğin. Kâbusumda sancılarım tütüyor üstüme. Hele yokluğun çağlayan ırmakların tutkusu gibi ağır geliyor. Bende isyanlardayım bugün. Hak etmediğim zamanda yanan yüreğimin acısını yaşıyorum. Bedenimde kızaran güneşin kızgın ışığı, Elimde tutuşan kalemin süzülen yazısı, Olmadık zamanlarda geçmişin hüküm vermesi geleceğe, Biriken enkazlardan çıkan cansız varlık gibi oluyorum. Aslında gidişin, Bir suçlunun şafak saymasından daha ağır geliyor. Hazırlamışlar idam soframı. İpim hazır, cellât yanımda. En son sen geliyorsun aklıma, Birde gözlerindeki sönen ışık. Çünkü üşüyor artık bedenim ölüm sarıyor üstümü. Zaman bile zamansız gelişlerde kalkıyor iskeleden. Senin için akıttığım gözyaşlarımda yüzüyor gemim. Sevgimi taşıyor ve karanlığın buğulu sisli gecesinde parlayan gözlerini arıyor. Yenildiğimi anlayarak bir cellâdın gülüşünde uyanıyorum korkarak. Yok, sayılıyor adın kalbimde. Bir ben kalıyorum, Bir de ölmeyi bekleyen bedenim. Birden uzak diyarlara terk edilmiş sürgün bakışların geliyor aklıma,, Yıldız kadar parlak bir o kadar ulaşılmaz oluyorsun. Daha sonra beklenmedik zamanda sıkılan mermi kokusuyla ayılıyorum.. Ve son rüyamda senle beraber gömülüyorum kara toprağa… YAZAN: TAYFUN YORGUN |