ayrık otları..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın elbisenden önce ruhunu soymak istiyordum, duvarlarının yıkıldığı bir zamanda ki yerinden sökülmüş seslerimizi ve dileğimizi Tufandan kurtulmuş/bir çiçeğin yapraklarına DÜŞmüş,bütün renklerine serip..dokunmak istiyordum..hiç öpmediğin parmak uçlarımla en acımayan yerlerine...
(...) N’densiz/sebepsiz uykular çağırıyor bebeklerini gözlerimin… düş(ün)üyorum/ oysa bir yerden başlamalıyım bir masa bilindik seninde bildiğin kadar ki içimdeki karmaşanın boyutu/ ne kadar küçük ve büyük olduğunla ilgilide değilim şu an neden bu kadar sıcak bunu merak ediyorum (Haziran) kalkıp yerimden/derinden açmak istiyorum kapıları ve zorlamak pencere kollarını ki serinlemek/bağışlanmak ve rahatlamak için yapmıyorum bunları bu saatte... hiç olmadığım kadar kendimle ve kendimdeyim şu an uykusu kaçıyor gözlerimin/ uyuyamıyorum batıyor ve yakıyor uykusunu alamamış kirpikler büyük bir sorun değil bil/iyorum herkes zaman zaman yaşar değil mi? ancak ölüler böyle sever... kelimelerin/ iki sonuçlu denklem senin sonuçlarıyla da ilgilenmelisin bence bu yüzden... ben bir bedeldim hepsi bu/ bu kadar işte Odalara sığınırken çıplak gövden/ terk etmedi sahibini gölgeleri... al beni içine tenine/dokuna/derine nefesimi tutuyorum teçhizatsız ki yit ve boğ beni ırmaklarında/sularında, burun deliklerine kadar bastır al beni içine/su-S... benim en iyi bildiğim şey bu boğulmak/ kuyu bul ve boğ girdap bul ve su/S... gecelerin mavi rengi tanığı işgallerimin ki gözlerini aç ve bana b-ak... kürek kemiklerime dokun/uyor surf... bana b-ak sarsılıyor bedenim eksik susmalarda ve başka dili konuşamıyor ölen yerlerim... zamANsız kuşkularda derin kuytularda kaybettim yurtsuz atlarımı savaşı kaybeden/ sonrayı göremeyendir ki anka/kuş yada ebabil ıslandı kanatlarım/ kururken soluğum… çıplak tabanlarıyla derinlerime yürür aşk dayarken tenine buzu/ dayanırken ıslak ve sırılsıklam yakması ve acıtması g-özlerini ki siyahında gecenin kaybolmayasın diye çiviliyorum kirpiklerini duvarlarına yüreğimin... sana senler biriktiriyorken/ yüzünü alıyorum yüzüm gibi avuç içlerime ki boyalarınla boyuyorum çizgilerini kaderimin/mavi... tut ve sok beni içine tut elimi ve gidelim dışında kaldığımız kapıları bırakıp geride... bil/iyorum çokça uzağında kaldık mesafelerin ve yürümek fayda etmedi bu yüzden ayak tabanlarına asılı düşler düşüşler bulurum ben ve Atlaslar çağdan/ sonra habersiz ölürüm kilitlenmemiş sandıkların kuytularında ki nadasa bırakılmış sevdaların/ düşlerinde büyürken ayrık otları… (…) |
okurken sesim başkaydı
gördüğüm başka
...