HABİB
Ehlen ve sehlen ya Muhammed Mustafa
Hüzünlenir mi kalpler adını duyunca Arafatta, vakfede, nur dağının tepesinde Burcu burcu kokar mı çöller gül bahçesince Selam sana ey Nebi, İbrahimce Halilce Buluşmak vardı seninle Umrede bir medine gecesinde Bir elif miktarı uzasa, uzasa gece Lakin hiç bitmese, doğmasa güneş Arşın üstündeki melekler de olsa bize eş Hademetül-arş dahi katılsa bu cem’e Rabbim nurunu yağdırsa cemre cemre Seni izlesem ben her nurlu gece Etrafa bakar mı gözler Seni görünce Ve doyar mı o can verilesi sahneye insan Daha doyamamışken sana Ebu Bekir ve Osman Sevin ey aşk, o mahbubu verdi ki sana Halık Işık odur, nur o, odur sevilmeye en layık Kıyamete kadar hamdetsem, etsem meth-ü sena Yine de bu nimetin şükrünü edemem eda Şükrümüzsün sen, seni gönderene ey Server İnci saflığındaki gönlünde biz ümmetine de yer ver.. |