Dolu… Dolu ağlıyorum bu günDolu… Dolu ağlıyorum bu gün Artık bu ayrılık öyle koyuyor ki bana Beni ilgilendirmiyor ne ölüm ne düğün Bu ayrılık öyle vuruyor Ağlayanı olmayan, cenaze gibi. Düşmansız sürgünüm Duy desem duyar mısın sesimi An… an fısıltın gelir rüzgarla kulağıma Bir daha sev desem… Sever misin? benim sevdiğim gibi..sende beni gülüm. Sana adadım tüm yağmurları Ne bilesin Konya ovasına yağmur düşmediğini Ne bilesin Karadağ’ın tepesinde’’ at ,,yelelerinin savrulmadığını Ne bilesin gülüm Susuz tarlaların yağmursuz yandığını Başakların toprağa küstüğünü Benim sana yandığımı anlatabilir mi çorak topraklar Hangi şiir hangi şarkı anlatır Benim de sana küstüğümü. Nacak sırtı değil ki, bir ağacın yıkıldığı görsen Bir çocuk ayağıma dolaşıp yüzünü okşayıp sevsem Bir yankı düşer yüreğime Her gün aynı kuyrukta doktorunu bekleyen hasta gibi o hastanın büyüttüğü umut çiçeği Kaç kez özler seni bir bilsen… Seni yeşil tarlaların en nadide çiçeği gibi Koparmaya kıyamadığım Oysa çok zaman azgın sulara kapılan yüreğim Kaldırım taşına küfür patlatır Kırıldığı kalır parmaklarımın Yine bir solukta dökerim yağmurları kirpiklerimden Sen misin gelen yağmur bulutu Bir türlü kabına sığdıramadığım umudu İçer misin benimle kadeh… Kadeh Susuz toprağın yağmuru içtiği gibi. |