KINALI KUŞUMKINALI KUŞUM İnce bir dal üzerinde başladı yüreğim gibi kocaman aşkımız… Dolu dolu yaşıyorduk hayatı, Bir öyküydü sanki, bir düş, umutlu bir sabah… O uçsuz bucaksız kırlarda kanat çırpmak, Yapacağımız yuvayı hayal etmek ve yavrularımızın uçacağı günü sabırla beklemek! Ne yazık ki Tanrım yine rahat bırakmadı. Kaç kez doğup öldüğümü artık hatırlayamaz hale geldim, Yine de sonum hep hüsran oldu; Bir sonbahar sabahıydı Ağacın dalları üzerinde aşkımızı yaşıyorduk usul usul….. Ardımdan küçük bir çıtırdı sesi geldi önce, Ne olduğunu anlamadan Bir gürültü koptu. Kendime geldiğimde artık her şey bitmişti. Avcı adam seni ipten sepetine koymuştu çoktan…. Renk renk tüylerin yalnızca kızıla çalıyordu… Tanrım neden hep ben!! İnsan oldum acı verdin, Kuş oldum sevdiğimi aldın benden, Daha ne kadar sürecek bu kovalamaca? Ama hayır! Bu kez kendi isteğimle öleceğim. Bakalım ne yapacaksın! İnsanın beni görebileceği dala kondum Bana doğru yaklaştığında biraz öttüm. Ve beni görüp tüfeğini kaldırdı. Tam istediğim gibi göğsümden vuracaktı beni! İşte yine o çıtırtı ve……… …………………….. …………. Muhsin DEMİR 08 Eylül 2003 |
şiirimi yazarken köyümüzde ki sığırcıkları düşündüm ve bazen insanlıktan utanılır ya hani............... ''ve'' den sonra çok şey yazılabilir..................
teşekkürler şiirimi okuyan dostlara...........