Beyaz GecelerSatırların boşluğunu hicranla dolduruyorum , Çilek bahçeleri arasında uzanmışım masivayı izliyorum. Karanlığın ve yalnızlığın şefkati sarıyor bedenimi, Tutkularım en ızdıraplı prangalarımı dağlıyor. Ey çehremi aklımı ve benliğimi yakan yitik Bulunmaz mısın ve ben gibi bir Veysel’e verilmez misin emanet ? Kuru baharlara bir damla göz yaşı olmaz mısın? Sana meftun bu ciğerlere bir katre can olmaz mısın? Seni beklerken saniyeler sonsuza maya çalıyor Kaldırmıyor kalbimin boş mecraları adını, Susuzluk vuruyor vicdanımı Yinede kafamı çeviremiyorum sol yanıma Okyanusları aşıp gurbete saplanıyor keşkeler, Vav olup geliyor her helalleşmeler Beyaz geceler de üşüyorum pembe günahlardan Soğuk diyardan gelen bir korku bulutu vuruyor Ankara’yı Kudretten düşen yaşama sevincim, sekeratta seni bekler Kabir azabıdır bu yokluk,ve yokluktan gelen bu adem Her dem nazdadır beni bekleten ,beklendiğini bilmekten sebep Edası bağlar en somut gerçekleri bilinmezliklere Külfet olur her ülfet , senin varlık sahanda Vahşete kapılır en şevkatperest dimağlar huzurun da Sana kopup gelen bu ahu zarlar’ın sonu ,dar-ül kalb de biter Mevsimler yetişemese de ölmelerime ,adın dirilmeme yeter Tarifler sana ulaşmıyor ,adresler arasında kayboluyorum, Sesini duymaya ömrüm yetmiyor,çığlıklarda boğuluyorum . Sakladılar beni derin hülyalara,uyanmaya mecalim yok, Gömdüler bahtımı yazıklara,yaşamaya dermanım yok. Beyazlara sarıyorum gençliğimi ve esef kokan mazimi Vaveyla ile gömüyorum bütün hayırlarımı, Şekvalar diyarından topladığım umutlarla geliyorum, bir kere daha huzuruna Kül kokulu şehrimi güller sarıyor artık, Sıcacık bir şefkat yağıyor gökyüzünden. Matemler hiçliklere karışıyor, ümitler yeşeriyor arka bahçemde Kabirlerim çatırdıyor neşv-ü neva buluyor dallarım Umut hıçkırıkları püryan olup yakıyor beni Bir tebessüm kaldı geriye ,beni yeniden ben yapmaya Gayretimi koydum dişlerimin arasına Bir umut o kuyuya bakıp Ali’yi görmeni bekliyorum |