Ankara mı Soğuk ?
ANKARA MI SOĞUK ? ///
Eylül sabahları , Sisli olur Ankara , Biraz da üşütür insanı rüzgarıyla , Kapı eşiğindeki market , Uzun görünür adımlayınca... Ayakların üşürken kahvaltı masasında , Terliği almak için çayını bırakamaz , Kahvaltı yapmadan Ankarayı anlayamazsın... Sokakta ki gürültü , Yüreğinin sızısıyla karışır , İşine adapte memurlar , Toplu taşımaya binmek için birbirleriyle yarışır... Ankara boğar bazen , Çığlıkların , korna sesi eşliğinde , Arşa yükselirken , Ellerin ayazda çatlak , Ve aklında , sabah giymediğin ikinci çorap... Ki sen daha üşümüyorsun , Nicelerini gömmüş şehir arka sokaklarına , Dar etmiş meskenlerini , Bacası tütmeyen bir çok gecekondu , Hatrı sayılır amcalar tarafından , 3 torba kömür ve birazda erzakla Ödüllendirilmiş , Ama yılda bir gün olmak kaydıyla ... Emin ol sen üşümüyorsun daha , Sabah 6 da simit tezgahı açan , 60 yaş üstü bir amca , Sırf 2 tanesini 1 lira yaptığı , Dolabında kolası olmadığı için , Az satan ama bir o kadar da muhtaç , Hırkasıyla , 60 yaş üstü bir amca ... Üşüdüğünü mü sanıyorsun sen ? Tamda Kızılay meydanında , Mendil satan çocuklar , Buz tutan çatıların altında , Esen rüzgarın geçmesini beklerken ... Sen içeceğin biranın ucuzluğunu düşün , Zaten soğuktan burnun akarsa , Mendilin kapının ağzında ... Şimdi üşüyor musun ? Kömürsüz bir gecekondu yanında , Satışı olmayan simit tezgahında , Ya da duvarı çatlamış binalar altında... Ve hiç bu kadar soğuk olmamıştı , Eylül sabahında Ankara... |