Zavallı ve çilekeş babam!Henüz... Sendelediğim yıllardı! Sevgili babam, Takatinin son demlerini yaşıyordu! Kolay değil, yorulmuştu! İhtiyaç sahibi, Olmamıza rağmen, Emekli olacağım diyordu! Konu komşu, akraba Ve her bir dost, Sakın ha! Emekli olma diyorlardı! Henüz Neyi düşüneceğimi! Bilmediğimden! Sadece bakıyor ve dinliyordum! Zavallı babam, Öyle hiddetleniyordu ki, Ağzından çıkanı, Kulağı duymuyordu! Haklıydı belki, Günlerden bir gün, Sefertasıyla! Yemek götürmüştüm. Babamı, kan ter içinde görmüştüm! Sümer Bez fabrikasında çalıştığından Ve çok saf bulunduğundan! En ağır işi, samimiyetin Ve sadakatin, Anıtı durumunda, Bulunan, babama vermişlerdi! O yıllarda sürekli bir iş, Aslanın, midesindeymiş! Canım babamda, bir vasıf yok, Cevvallik, asla bulunmuyordu. Hamiyet Ve hakkaniyete, Düşkünlüğü bilinmiyordu! Hak ve hukukun, Ne olduğunu kestiremiyor! Zavallı babam, her ne derlerse, Öylece inanıyor ve yapıyordu. Merhamet Hissi bulunmayanlar, Uyanıklığı marifet sayanlar! Kendiişlerini dahi, fütursuzca! Gariban babama, yaptırıyorlardı! Zavallı babam, Kan ter içinde kalmaz mı? İşten geldiğinde, Kahvaltı dahi yapamazdı! Gelir gelmez uyur ve yatardı! Oturduğumuz ev, Bir odadan müteşekkildi! Abdesthane, Bahçenin en sonundaydı! Bir zaman sonra dolan, Fosseptik çukuruna! Bir temizlik yapmak, Gerekmekteydi! Çatık kaşlı Büyük babam, Belediye yerine! Zavallı babama, Talimat yağdırırdı! Naçar kalan babam, Yarı uykulu kalkardı! Bir bizlere bakardı! Ve birde fosseptik çukuruna! Başı önüne düşerdi! Öylece kalakalırdı! Annem, Haydi, efendi, Babam kızar derdi! Babam, sana da, babana da, Diyerek, bazen sallardı! Dayanamazdı, Sendeleyerek kalkardı! Ağır ve aksak, Çukurun yanına varırdı! Eline verilen bir teneke, Doldur ve boşalt komutundaydı! Çilekeş babam, naçardı! Çocuklarının hatırına, hep yapardı! Bir gün Abdest haneye gittiğimde, Kömürlüğün önünde! Bir miktar para gördüm, Öyle oldum ki, sevinçle doldum! Eğilip aldım, etrafa baktım, Gören kimse olmayınca, Usulca, cebime koydum! Sessiz Ve derinden, Kimseye haber vermeden, Sokağa daldım! Bir solukta, süratle koşarak, Bakkalda yerimi aldım! Bir miktar fıstık ve birde, Şeker sucuğu aldım! Bir miktar Yedim ve doğruca, Fabrikanın yoluna koyuldum! Babama vermeliydim, bunları, En çok o hak ediyordu! Arka sokaktaki, Mahalle komşumuz Derviş amca! Hayırdır, bu saatte nereye, Diyerek, ahvalimi soruyordu! Babama gidiyorum, Ona yiyecek götürüyorum! Öylemi aferin, İstersen Sen oraya kadar yorulma! Ben onun yanına gidiyorum, Sakın merakta kalkma! Senin aldıklarını, kendisine, Teslim eder, anlatırım dedi! Peki dedim, ona inandım, Nede olsa koskoca bir amcaydı! Sevinçle Hemen yanından ayrıldım, Hayal etmeye başladım! Yiğit babam, kim bilir nasıl sevinecek, Merakının hazzıyla, yutkundum! Eve doğru geldiğimde, Ablam arkadaşıyla, beni arıyormuş! Azar işittim ve ne olduğunu, Merak ettiğimden sordum! Ketum kesildiler, dudakları, Dahi hiç kıpırdamıyordu! Ters giden Bir şeyler olduğunu, İdrak ediyordum! İliklerime işliyordu! Odaya girdim ki, Annem çok celalliydi! Bileğimden tutar tutmaz, Alaşağı etti, biraz çırptıktan sonra! Nihayet, sual etmeye başladı! Her şeyi, Olduğu gibi bir solukta! Anlatıverdim korkusuzca, Derviş amcayla gönderdim babama! Dedim, fakat annem ablama, Bunu hemen götür bakkala! Diyerek, kesin bir talimat verdi! Bakkalın söylediklerine inanacaktı! Şükürler Olsun ki, bakkal, Amca merhamete geldi! Ablama çocuğun bir suçu yok, Olduğu gibi doğru dedi! Nihayet yeniden evimize, Geldik ve anneme bilgi verdik! Annem yeniden çırpmaya başlamıştı, Canım Çok yanıyordu! Gözyaşlarım, yanaklarımdan Teklifsizce akıyordu! Kim bilir, artık ağlayamam, Sinemin kireçlenmesindendi! O bulduğum para, Annemin, taksit parasıymış! Nerden bilirdim, hiç bilseydim, Bunları yaşar mıydım? Hayatımda, İlk kez denk gelen, Parayı, nasıl harcamalıydım! Hiç mi babamı sevindirecek, Bir eylem yapamazdım! Çilekeş babam, Eve gelmişti, ona bakıyordum! Hiçbir ses çıkmadı! Yatağına, yatmaya yöneldi! Dayanamadım, Yutkunarak sordum. Baba sana! Derviş amcayla, fıstık Ve şeker sucuğu yollamıştım! Aldın mı? Babam, Garip bir şekilde, Bana baktı! Neden bahsettiğimi, Sanki hiç anlamamıştı! Yeniden denedim! Baba sana… Göndermiştim! Bana, bakma gereğini duymadan, Yatağına uzandı ve yattı! Duygulandım! Yorganı kaldırdım! Baba aldın mı? Dayanamadı! Gözlerini açarak, Bir kez daha baktı! Biraz durakladı! Daha sonra beklediğim meramı! Bir çırpıda, Ben öyle bir şey, Almadım la noktaladı! Bir anda içim kan ağlamıştı, Yüreğim dağlanmıştı! Amca dediğimiz, Komşular! Bunu yapmamalıydı! O an, O kadar kızmıştım ki, Acıma hissim, Hasara uğradı! Artık amcalara! Ön yargılarımla, Bakıyordum! Derviş amca, Terki diyar etti, Fakat hala hakkımı! Helal etmiyorum! Çünkü! Güven duygumu çalmıştı! Mustafa Cilasun |
ders hitabet
hitabette saadet
ille de uhreviyet
acınası hallerin bürokrasisi
günümüzde, ömrümüz ve indimizde
ağlanası hallere bir gülücük kondurdum
ya işte bu son durum
ölürüm dizelere
öldüm