Hem kavun isteriz hem vazgeçmeyiz kelekten…
Kim benim ipim çürük dedi ki
gurur ve kibirdir her daima fobimiz Hiç özünü yereni siz gördünüz mü ki Veya hiç düşüren oldu mu iblisin nefsini yerlere Kanatsız olduğumuzu düşünmeden uçup da gideriz Burnumuz Kaf dağından gelmez bir türlü öz yerine Dizlerimiz kırılsa da erkekliği asla veremeyiz ellere Ne dur ne durak biliriz koşuşturur da dururuz Frensiz çarpar da dururuz feleğe Son anımızda da bin pişman döneriz eleğe Oysa bir su içimi mesafede durur gerçekler Burnumuzun ucunu bile seçemeyiz de Akıl yerlerde nefis hep göklerde gezer Bir çocuğun iç çekerek ağlamasında ki duyguları Çözüp de anlayabilmiş değiliz Hele bir ana yüreğinin cehennem varı yangınları bile vız gelir tırıs gider de hiç etkilenmeyiz bizler vicdanı cüzdana boynunu bükerek hapsetmişiz kuru bir kafayla çözeriz her şeyi bir elde cımbız bir elde şimşir tarak kel başı kaşır da dururuz serseri bir mayın gibiyiz çarparız lâhutî olan her şeye kardeş filan tanımayız basıp dururken tetiklere olan körpelere olur ya kim düşünür ki bir bardak viskiyle villaların da masum bedenler zorla soyulur günah yatakların da cehennem suyuyla cennet adına dem kurulur vatan satılır ecnebinin bit pazarların da demokrasi hapı yutturulur dine töreye her türlü rezillikleri arkasına saklayarak ılıman duş etkisinde şok yapılır dimağlara ninnilerin çeşnisiyle uyutularak garip Mehmet’imi basamak yaparlar bir kör kurşuna saman çuvalından kaleler kurarlar başlarımız çıkar uğruna atıp tutarlar yalan-dolanlarla aldatmaca mevsimlerinde bir arpa boyu bile ilerleyemezken dünyaya maşa yapılarak ateşlere atılır memleket heyhat ki heyhat millet bir öğünlük ekmeği bulamazken havyarı beğenmez zatı muhterem bellerimiz kırılırken bir elinden kan damlarken diğer eliyle de hançer sapını kavrar deşerek vatan millet durmadan inlerken çaresiz bekler ecelini hiç şu vatanı seven biri yok mudur? ne etsek de dostlar bir sökebilsek bu vatanın bağrında saplı olan hainlerin kahpe hançerini… (08.09.2014) AZAP… |