BAZEN
Öyle sıkıştığın zamanlar olur ki bazen
Nerdeyse çalışmaz olur bütün uzuvların Sahilde denizin engin maviliğinden süzülen Çocuksu mutluluğunu kıskandığında mesela Mesela geceleyin başını yastığa koyup Yıldızların parlayan seyrine daldığında En çok ta yalnız kaldığında sıkışırsın Kaçmak istersin en uzaklara Açmak istersin kollarını kurtarın dercesine Ama kitlenir kalır hareket ettiremezsin Konuşmak için birini arar gözlerin Ani bir karanlık yok eder tüm umutları Hatalarından başkasını göremezsin Yeter diye çığlık atacakken tam Allah’ım affet sözcükleri uçar gider Şair kendi yükünü Özgürlüğüne kavuşan kuşlar gibi kağıda yükleyen en Çünkü seni sıkıştıran vicdanındır aslında bencil kişidir... Hem de öyle bir sıkıştırır ki seni Kendi benliğinde iki büklüm kalırsın Belki doktorsundur, belki de bir öğretmen Bir avukat, mühendis, hakim... Ama doktorum diyemezsin Çünkü doktor olsan iyileştirebilirdin vicdanını Öğretmenim de diyemezsin Hataları fark edemeyen bir öğretmen Nasıl öğrencilerine öğretebilir ki hatayı Hele avukatım hiç diyemezsin Avukat dediğin haklıyı haksızı fark eder Vicdanının seni sıkıştırması haklılığından değil ya Elbet haksız olduğundan Mühendisim demek te zordur aslında Kırılan kalpleri düzeltemeyenin değil mühendis Kaldırım mühendisi bile olamayacağını sen de bilirsin çünkü Daha içindeki mahkemeyi yönetemeyen birinin Başkalarının mahkemesine hakim olması da çok zor O yüzden hakim olmayı da unutacaksın Geriye iki şık kalacak senin için Ya bir komser olup kendini sorguya çekecek Vicdanını rahatlatacaksın Ya da... Ya da hamal olup yükleyeceksin hatalarını Sırtına birer birer Ve her gün ezilmeye mecbur kalacaksın |