SUSKUNLUĞUMUN NEDENİ SENSİNbu ne telaş nedir acelen bir veda bile etmedin giderken sabahı bile beklemedin çıktın yola uzaklar da yolunu gözleyen mi var her uzayıp giden yol mutluluğa götürmez ki insanı öyle zanneder ve yanılırsın mutluluk sen de kalandır biliyorsun eğer elveda denip de koptuysa ipler o senin değildir artık suskunluğum sakın seni aldatmasın fırtına öncesi sessizliğimdir sakinliğim deli bir kasırgaya dönüşür ruh halim gözlerimden dökülen yaş damlasıdır beni engelleyen yanaklarımdan süzülür inci tanesi gibi sığmaz avuçlarıma birikir bir koca çınar gibi kökümden sallanırım dalımda budağım da sendin haykırırım görmiyeyim diye yıkılışımı dizlerimin üzerine çöker öylece kalırım oysa ne kadar da alışmıştım sana saatin akreple yelkovanı gibiydik bir gün aynı yerde çakışsa da yolumuz kim bilir alışırım belki zamanla yokluğuna ama ya o kokun onu nasıl atacağım üzerimden cennet kokusuydu sanki içime dolan ... Refik 17.08.2014 İstanbul |