27
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
1978
Okunma
dün...
dönenceye bağdaş kuran bir sarıdan geçiyorum
şiirler senin peşine takıldı
seneler geçti
mevsimlerin üzerine sapsarı bir kar yağdı...
kedilerimin düşsel kırıntıları
kar ve kül gecede
kediler döndükçe kar sapsarı
bir saat önce...
gittiğinden beri
uzak iklimlerdeyiz
hasta mevsimlere düşünü gezdiriyorum
bahar kaçak bir yağmur sanki
söylenen her yemin
yalancı köz
yalancı sükut
algı yanılsamaları
kelime yangınları gibi
içimdeki her duygu
ezilmeye aday karınca sürüsü
hala yarım kalan baharı bekliyorum
bahar içime gömüldükçe kefenlenmiş sarı
bugün...
gittiğinden beri
giz kokan çiçekler ölüyor
ölmek sadece ceset olmak değil
ölmek sargın bir kuş sürüsü
yanan bir şehrin kırık dökük lambaları
manolyaların gözbebeklerinden düşmesi
ölmek
sarıdır en çok
vedanın sarısı
düşen yüreğin
kapanan valizlerin
hoşça/k/alın sarısı
yarın...
ellerime son dokunuşunun yarısı sen de kaldı
ve ben de kalan yarısı...
gittin
ve ardından koşturan şarkıları yakalamaya çalıştım
olmadı...
kasırgalar getiren rüzgar olsam ne yazar
peşinden sürüklendi hatıralar
ve bu kentin ıssız sokakları
aynada tedirgin bir gölge
buruk bir gül ki kırmızıdan çok sarı
vedanın ertesi günü...
gittiğinden beri
duvarda yamalı gölgeler istasyonu
her gece geleceğin treni bekliyorum
perdeler peronlar arası yalnızlık
çığırtgan kuşlar dolar perdelere
bir çocuk koşturur sonsuzdan
saçları Eylül sarı
bende içre süzülen
benden öte bir sarı
ve sonsuz...
gittiğinden beri
aynı manzarayı farklı şehirlerden izliyoruz
penceresinden ay ı izleyen gözlerim/iz/
gök kubbenin altında iki nokta,
samanyolu sadece yakamozlara d/üşüyor
yakamoz ışıldayan derin balık taneleri
samanyolunu götürüyor
aşksız yaşanmıyor dedi kış Sokağı
her yer kaçıyor senden
şehirler uçuşuyor
ömrüm kor sarı
sen de doğduğum gün yüreğime yapışan
aşk lekesi
(s a p s a r ı)
Ayşegül Aşkım Karagöz
-kedileri ve kuşları çok seven şair-
(rüzgar çanları)